Woody Allen’ın, kariyerinin en hit iki filmi Annie Hall (1977) ile Manhattan (1979)’un arasına sıkıştırdığı 1978 yapımı Interiors, ismine münhasır bir şekilde ustanın kariyerindeki en içine kapanık filmlerinden birisi. Allen, bu kez kolları sıvıyor ve hemen hemen her fırsatta sevgisini dile getirdiği ve çoğu filminde göndermelerde bulunduğu Ingmar Bergman’ın sinemasına ciddi anlamda dadanıyor. Film, açıklanamayan sırların ve söylenen yalanların çok da sağlam olmayan bir harç göreviyle ayakta tutmaya çalıştığı, dağılmak üzere olan bir ailenin hikâyesine odaklanıyor. Ailenin annesi olan iç mimar Eve’in, bunca yıldır kontrollerini elinde tuttuğu üç kızı ve kocasını birer birer kaybedişinin sancılı sürecini izliyoruz. Woody Allen evin dışarısına çıkartmadığı kamerasından dışarıyı gözleyen karakterlerine kadar her detayına bir iç mimar özeniyle dokunuyor. Interiors, her karesine sinen bu içe kapanıklık hissiyle Allen filmografisinde kendisine, kıyıya uzak bir yer bulmuş başarılı bir dram.