#Berlinale75’in ödülleri sahipleriyle buluştu. İçlerinde -her ödül töreninde olduğu gibi- bizi şaşırtanlar olsa da genel olarak doğru isimlere giden ödüller oldu. Şuradan inceleyebilirsiniz. Festivalin son gününde aklımızda kalan üç film, Emma Hough Hobbs filmi Lesbian Space Princess (2025), Rebecca Lenkiewicz’in yönettiği Hot Milk (2025) ve Amalia Ulman imzalı Magic Farm (2025) oldu. Lesbian Spcae Princess ufku inanılmaz geniş bir sinemacının hayal dünyasının bir hediyesi. Magic Farm Amalia Ulman’a neden âşık olduğumuzu yine yeniden gösteren bir kara komedi.
Zekican SARISOY
Lesbian Space Princess (Yön. Emma Hough Hobbs, 2025)
#Berlinale75’in Panorama seçkisinde gösterilen ve inanılmaz bir ilgiyle karşılanan filmi Lesbian Space Princess, bu ilgiyi fazlasıyla hak eden bir animasyon. İlişkisini henüz bitirmiş genç lezbiyen Saira, eski sevgilisi Kiki’nin beyaz heteroseksüel üç erkek tarafından kaçırıldığını öğreniyor. Bunun üzerine onu kurtarmak için bir yolculuğa çıkıyor. Bu yolculuk onun kendini tanıma ve kendine değer vermesi üzerine inanılmaz öğretici bir şeye dönüşüyor. Tahmin edeceğiniz üzere animasyon, kurmaca bir uzayda geçiyor. Geylerin ayrı bir gezegeni var. Translar kulüpleri yönetiyor. Akışkan cinsiyetler diğer gezegenlere ihtiyacı olan akışkanlığı veriyor. Beyaz heteroseksüel erkekler ise bu çok boyutlu evrende iki boyutlu birer sticker gibi. Yaptıklarının bir anlamı ya da nedeni yok; anlayamadıkları bir mutluluk ve yaşama ihtimalini terörize etmekle meşguller.
*Film 21 Şubat 2025 akşamı gerçekleşen Teddy Ödülleri’nden En İyi Film Ödülü’yle döndü.
Hot Milk (Yön. Rebecca Lenkiewicz, 2025)
#Berlinale75’nin Ana Yarışma filmlerinden Hot Milk çok sevdiğimiz Ida’yı (2013) Pawel Pawlikowski’yle birlikte yazan Rebecca Lenkiewicz’in yönetmenliğini yaptığı ilk uzun metrajlı filmi. Başrollerinde Emma Mackey, Vicky Crieps ve Fiona Shaw var. Sofia (Mackey) annesinin yanına henüz dönmüş ana karakter. Anne Rose (Shaw) sağlığıyla ilgili bir sorun yaşıyor ve bakım emeğine duyduğu ihtiyaçla, kızına duyduğu ihtiyaç ve kendi geçmişine dair uzandığı kanallar iç içe geçiyor. Sofia’nın seyahati güzel ve sıcak İspanya’nın tam tersi bir yerden gittikçe soğuyan ve içine büzülen bir gerilime dönüşüyor. Ingrid (Crieps) filmin daha ilk periyodunda atıyla Sofia’nın dünyasına dahil olan beyaz atlı kadın. O ilk karşılaşma, ikili arasında yaşanacak erotik gerilimin sinyallerini veriyor. Yönetmen Lenkiewicz’in hikâyesindeki bu üç kadın -ama özellikle Sofia- hayatlarına yan yollar girince rahatlayan değil, aksine o yollarla birlikte rotasını kaybeden karakterler. Genç kadın, bir an da beliren beyaz atlı prensesiyle hali hazırda çalkantılı olan hayatında bir rahatlama değil, daha çok karmaşa yaşar. Annenin hayatını kolaylaştırması gereken bir doktor bile o hayatın içinde bocalar. Günün sonunda Sofia ve diğer karakterler birbirlerinin hayatında şifa değil acı yaratan birer şey vazifesi görür. Filmin ısrarla kurcaladığı ve merkez bellediği bu hikâye çok kıymetli. Bazen kaçmak. Gerçekten ne çıkacağı ya da nereye evrileceğine dair inanılmaz bir merak uyandırıyor. Ne var ki o merak bir noktada tıpkı karakterlerin yan yollarda kaybolması gibi izleyicisini de kaybetme potansiyeli taşıyan bir şeye dönüşüyor.
Magic Farm (Yön. Amalia Ulman, 2025)
Kadınların elinden, aklından çıkan kara komediler iyi ki var! Amalia Ulman bu yönetmenlerden bir tanesi. İnanılmaz sakin, ferah metinleri var yönetmenin. Yaptığı işlerin büyüsü burada gibi. Yazdığı şeyin nereye, nasıl evrileceği noktasında aldığı yol hayatın içinden nüveler taşıyor. Bazen sadece rastlantı olarak kalıyor. Kurmaca bir işin izleyicisini makul bir hayat ekseninde, yani neden-sonuç ilişkisinde tutması beklenir. Ulman’ın sinemasında olmayan o anlar değer kazanıyor. Keyfini çıkardığımız bir yemek sonrası tatlı gibiler. Yönetmenin sinemasındaki ilk uzun metrajlı filmi El Planeta (2021) ne şahane bir ilk filmdi. O filme kalbini bırakanlar #Berlinale75’te Magic Farm’dan ne çıkacağını bilerek gelmişlerdi. Aslında bilmeyerek. Film bir medya ekibini merkeze alıyor. Viral olsun diye bir iş üretmeye çalışırlarken, içine düştükleri kasabada işler biraz sarpa sarıyor. Yönetmenin kendisi elbette yine oyuncular arasında. Filmin küçücük bir bütçeyle yaptığı şey kayda fazla fazla değer.