Drake Doremus’un yönetmenliğini üstlendiği Zoe (2018) adlı film, aşkı duygusal bağlamından çıkararak bilimsel ve mantıksal bir perspektifte ele alan etkileyici bir yapıttır. Bilim insanları Cole ve Zoe’nun, android eşler tasarlayan bir şirkette yaptığı keşif, aşk kavramını baş aşağı eder. Romantik ilişkileri geliştirmek ve idealize etmek amacıyla yaptıkları bu keşif, beklenmedik bir yöne doğru ilerler.
Olağan dışı bir şekilde ilerleyen ve yapay bir aşka dönüşen bu keşifle birlikte, başlangıçta sadece bir deneme olarak tasarlanan sentetik insanlar, hissetmeyi keşfettikçe Aşkın Algoritması‘nı değiştiren bir devrime yol açar. İnsanlar dahi aşkı çok nadir yaşayabilirken bu yapay insanların beklenmeyen tepkiler vermesi karşısında Cole ve Zoe da hayrete düşer. Ayrıca bu keşif sayesinde Cole ve Zoe arasındaki yakınlaşma artarken, android robot Ash’in Zoe’ye âşık olması, izleyicilerin hem insan hem de robot tarafından aşkı yorumlamasını ve karşılaştırmasını sağlar. Aşkı insanlarla robotlar arasındaki fark üzerinden ele alan film, bizleri “Gelecekte neden olmasın?” sorusuyla baş başa bırakır.
Teknolojik gelişmelerin sürekli olarak arttığı günümüzde de yapay zekâ merkezli bir hayatın içerisinde sevginin özüne dair varoluşsal soruları teknolojik anlamda ele almamızı sağlıyor.