Bir varmış, bir yokmuş diye başlıyor hikâye. Kılıktan kılığa giriyor; bir anlığına zamanı unutup babalıktan öğretmenliğe, bir ihtiyardan delikanlılığa kadar her bedenin sesi oluyor. Ve bu oyunlardan kimisi, 7’sinden 70’ine bir nesle mâl oluyor. Kocaman bir nesil, zamanın o dönemini kendi arasında bir sır gibi paylaşıyor ve ebediyen o dönemin dilini konuşuyor.
Biz de öğretmenliği “Mahmut Hoca” ile belleyen nesildeniz.
Ne çok erken ne de çok geç, sayımız her geçen gün kendini kaderin eleğine teslim etse de iyi ki bu nesildeniz.
Temiz bir gülüşü, masum sevgileri duyumsayan, ne güzel bir nesildeniz.
Canlandırdığı hemen her karakterde yokluğun, hırsın, öfkelerin, umutsuzlukların elimizden alamayacağı bir özü, en güzel hâlleriyle “insan”ı sahneleyen Mahmut Hoca’nın, çok değerli sahne sanatçımız Münir Özkul’un öğrencileriyiz.
Aynı sırayı paylaştığımız, aynı haylazlıklara ortak olduğumuz Kemal Sunal’ın, Tarık Akan’ın, Halit Akçatepe’nin, elinde zili, kıkır kıkır gülüşüyle Adile Naşit’in yanında şimdi; teneffüs sona erdi, son ders zili çalıyor.
Geriye dönüp bakıldığında defterlere sığmayacak kadar uzun soluklu bir ömür var Mahmut Hoca’nın anlatacağı, bizler işte bitmeyecek bir son dersin nesliyiz…
Sen çok yaşa Mahmut Hoca!
***
1925 yazında dünyaya gelen sanatçımız Münir Özkul, doksan iki yıllık ömrünün yarım asırdan fazlasını sahnenin ve sanatın ışığı altında geçirdi. Lise yıllarında başladığı tiyatro hayatı, onun için bir daha hiç kapanmayacak, tutku dolu bir defterdi. Buraya radyo tiyatrolarından sahne tiyatrolarına, sinemaya, edebiyata kadar sanatın çeşitli alanlarından notlar aldı; yeni tanımlar üretti, kendi üslubunu buldu ve sonunda Türk sinemasına mâl olan, unutulmaz bir isimle defteri, 2018 yılında kapattı. Münir Özkul, genç yaşta geliştirdiği hem yeteneğiyle hem de kendine özgü sanat ve sahne adabıyla yalnızca Hababam Sınıfı’nın meşhur hocası değil, aynı zamanda ülkemizin sanat camiasında da miras niteliğinde bir değerdir, gönlünü sanata verenler için çok değerli bir hocadır. Canlandırması en zor karakterlerin hakkını başarıyla vererek sergilediği sayısız oyunda Özkul’a en çok yakışan da, kendi sanat adabında temsil ettiği üzere, umudun ete kemiğe bürünmüş hâlidir; yani umut eden, umut taşıyan, umut olan insandır. Sahneye böylesi bir ışık bırakan Özkul, tüm ışıklar söndüğünde de şüphesiz hepimizin kalbinde, ilk günkü gibi parlayacaktır.
Kaybettiğiniz sanatçımızın, değerli tiyatro, sinema oyuncusu ve meddah Münir Özkul’un anısına…