4) Hiroshima Mon Amour (Alain Resnais, 1959)
Hiroshima Mon Amour’da, kent doğrudan izleyiciye gösterilmez, bellek ve geçmiş üzerinden aktarılmaya çalışılır. Deleuze’e göre zaman iki yönlü bir ayna gibi çalışır. Şimdide ikiye bölünür ve bir taraf geleceği oluştururken diğer taraf geçmişe doğru yol alır. İzleyicinin film boyunca gördükleri de zamanın kristalleşmiş halinden başka bir şey değildir. Ya da Baudrillard’ın ifadesiyle bir simülakrdan (4) ibarettir. Bu bağlamda Elle’in Hiroşima’da gördükleri Nevers’in bir simülakrına dönüşür. Elle, Hiroşima’da Nevers’i yeniden canlandırır. Hiroşima’yı görmez, ama gördükleri kendi belleğinde kendi kentini, kendi zamanını ve kendi gerçekliğini oluşturur.