Sinema için oldukça önemli bir değer taşıyan ve yılın bu dönemlerinde büyük bir heyecanla beklediğimiz Akbank Kısa Film Festivali 21 – 31 Mart tarihleri arasında 18. kez gerçekleşiyor. Kısa filmlerin sinemadaki öncü rolünün bilincinde olan festival, tüm etkinlikleri sinemaseverlerle çevrimiçi olarak buluşturuyor.
Bizlere her yıl olduğu gibi bu yıl da hem ülkemizden hem de dünyadan seçkin eserlerle dolu oldukça zengin bir liste hazırlayan, Akbank Kısa film Festivali’nin “Kısa Film” denildiğinde akla ilk gelen marka olmasını sağlayan Akbank Sanat Müdürü Derya Bigalı ve Festival Direktörü Selim Evci ile keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik. Akbank Kısa film Festivali’ni yaratıcılarından dinledik. İyi okumalar dileriz.
Kısa Film Festivali denildiğinde kuşkusuz ilk akla gelen isimlerden biri olan Akbank Kısa Film Festivali 18 yıldır sinemaseverleri kısa film seçkisiyle buluşturmaya devam ediyor. Geçmişe baktığımızda kısa metraj kavramına mesafeli yaklaşılıyordu. O dönemlerde sizi böyle bir festivali gerçekleştirmeye ne yöneltti? Bu serüven nasıl başladı?
İlk yıllarda hedeflerimizi ulaşabileceğimiz noktalarda belirledik, her zaman aşamalı ve zamana yayılan bir büyüme plânladık. Sadece bir Ulusal Yarışma ile başladı festival. Zaman içinde bölümlerimiz arttı, yarışmalar arttı, uluslararası boyut kazandık.
Bizim ilk yıllarda mücadele ettiğimiz konu kısa filmin amatör bir uğraş gibi görülmesiydi; bu aşıldı. Kısa filme sinemanın laboratuvarı gibi, lokomotifi gibi baktık her zaman. Keşif ve öne çıkarma bizim için önemli. Keşfetmenin yanı sıra, paylaşım noktası oluşturmak, üretime katkı sağlamak hedeflerimiz arasında oldu hep.
Akbank Sanat Müdürümüz Derya Bigalı ve çok sevgili direktörümüz Selim Evci nasıl bir araya geldi? Sizi buluşturan ne oldu?
Bizi buluşturan şey kısa filmler oldu. Bu süreçte önemli olan yaklaşımların paralelliği. Festivalin ve Akbank Sanat’ın yapısının uyumu bizi 18.yıla kadar getirdi. Umarım daha da devam eder, gelişir büyür.
Bir filmin size ulaştıktan sonraki yolculuğu nasıl ilerlemektedir? Yarışma seçkisine nasıl karar veriyorsunuz?
Festivallerin işi burada başlıyor. Keşif yapmak, iyi filmler bulmak ve seçki oluşturmak için izlemeler başlıyor. Çok uzun bir zaman dilimini kapsayan detaylı izlemeler oluyor.
Çok sayıda film var artık. Samimiyet, gerçeklik. En önemlisi hikâyeyi ele alış biçimi; yani yaklaşım. Farkı yaratan bu oluyor. Konular birbirine benzeyebilir. Hayatta olabilecek olayların, senaryoya dahil edebileceğiniz şeylerin dahi bir sınırı vardır. Ancak meseleye nereden bakıldığı, nasıl yansıtıldığı en değerli şey.
Hikâye anlatmayı hepimiz seviyoruz. Bazen söylemek istediğimiz şeyleri uzun bir yol seçerek ifade etmek istiyoruz. Zaten “sanatçı” bir derdi bir fikri sanat yoluyla ifade eden, görünürlük kazandıran kişiler olarak anılıyorlar. Kısa Film Atölyeleri bu bağlamda yönetmenin yolcuğuna ne gibi katkılar sağlıyor? Düşümüzdeki o uzun hikâyeyi en etkili, kısa ve öz şekilde nasıl film diline çevirebiliriz?
Atölyelerin en önemli artısı sizi üretime motive etmesi ve cesaretlendirmesi. Sizin gibi düşünen, film yapmak isteyen insanlarla bir araya getirmesi. Bu işin öğrenilme sahası üretmek. Film yapmak uzun soluklu, sabır gerektiren bir süreç.
Bu yıl yeni bir kategoriye ev sahipliği yapıyorsunuz; Genç Bakışlar. Sürekli kendini yenilen ve görece en genç sanatlardan biri olan sinema yedinci sanat olarak hiç eskimeyen bir dinamiğe sahip. Siz genç sinemacıları, genç bakışı geleneksel sinema disiplini bağlamında nasıl değerlendiriyorsunuz?
Keşif bizim için çok önemli, yeni bir yönetmeni bulmak filmlerini seyirciye ulaştırmanın keyfi ayrı. O anlamda bu yıl yeni açtığımız “Genç Bakışlar” bölümü heyecan verici. Yirmi yaş altı gençlerin, fikir olarak çok özgün senaryolara sahip olduklarını biliyorum. Tabi bu çalışmalarda, teknik yetersizlikler ve acemilikler olabiliyor normal olarak. Fakat bunlar gelişebilen şeyler. Biraz cesaretle daha iyi işler çıkarabilecek genç yönetmenlerin filmlerini görünür kılarak onlara cesaret verebilmeyi istedik. O yaşlarda gelen küçük bir başarı büyük bir kariyere dönüşebilir.
“Akbank Kısa Film Festivali Üniversitelerde” etkinliği ödül alan filmlerin üniversitelerde gösterildiği çok başarılı bir proje. Festivali kaçırdığı için üzülen birçok öğrenciye filmleri yeniden izleme şansı sunuyor. Üniversiteler pandemi sebebiyle epey uzun bir zaman boyunca eğitime ara vermişti. Bu süreç etkinlik kapsamında nasıl geçti, gösterimler nasıl gerçekleşti?
Bu kapsamda İstanbul ve farklı şehirlerde kırk üniversitede gösterimler gerçekleştiriyoruz. Her zaman ilgiyle beklenen ve üniversitelerden davet alan bir festival oldu Akbank Kısa Film Festivali.
Bu sene de aynı heyecan ve iki yıl ara vermenin özlemi var hem bizde hem de üniversitelerde. Nisan ve Mayıs ayları boyunca ödül alan filmler üniversiteleri ziyaret edecek.
Festivalleri festival yapan birliktelik ve organik oluşan topluluklardır. Günümüzde çevrimiçi gösterimlere baktığımızda canlı etkinlikler kadar tercih edilmeye başlandığını gördük. Yavaş yavaş normale döndüğümüz bu süreçte ilerisi için düşünceleriniz neler? Filmler çevrimiçi gösterimlerle ilerlemeye devam eder mi?
Çevrimiçi olduğunda ulaştığımız seyirci sayısı artıyor. Festivali evlere götürmüş oluyoruz. Tabii daha lezzetli olan, festival ruhunu yaratan şey salonlardır, bir arada olmaktır. Bunlar eksiliyor. Umarım önümüzdeki yıllar yeniden salonlara döneriz. Bu süreç bize farklı deneyimler ve pratikler kazandırıyor. Zaman ve şartlar değişiyor, göreceğiz.
Akbank Kısa Film Festivali’nde çok sayıda ülkeden de filmler izleme şansı buluyoruz. Ülkeler birer ekole dönüşmeye başladı. Yunan Tuhaf Dalgası, İran Minimal Sineması gibi. Festival kapsamında gelen filmlere bakacak olursak bu yıl ki seçkide bizi ne tarz anlatılar bekliyor?
Seçki yine hayli zengin. Fransız kısa filmlerini bir mercek altına aldık bu yıl. Fransa kısa film için önemli bir ülke, fon ve desteğin çok olduğu, üretimin çeşitlikli olduğu bir yer.
Yine aynı geniş yelpazede, dünyanın her köşesinden iyi filmler var programda. Atölye çalışmaları ve söyleşilerde online olarak ve hayli zengin.
Sanatın iyileştirici ve motivasyonu artırıcı gücüne inananlardansınız. Akbank Sanat ailesi olarak birçok sanatçıyı sanatseverlerle buluşturma imkânı sağlıyorsunuz. Yakın tarihte gündeminizi oluşturan yeni projeler var mı Derya Hanım?
Kısa Film festivalinde ödül kazanan filmler Nisan ve Mayıs aylarında 40’ın üzerinde üniversite kampüsünde gösterilecek.
Ayrıca Nisan ayında “ Kampüste Dijital Sanat” projesi dijital sanat alanında eserler veren yabancı ve Türk sanatçıların eserlerini kampüslere taşıyacak. Dijital sergi ve yan etkinlikler olarak hazırlanan etkinlik 4-27 Nisan tarihleri arasında Boğaziçi Üniversitesi, Özyeğin Üniversitesi, Bilgi Üniversitesi ve Bahçeşehir Üniversitesi’nde öğrencilerle buluşacak.
Bu sene Akbank Çocuk Tiyatrosu’nun 50. Yılı’nı kutluyoruz. Akbank Sanat ve Zorlu PSM iş birliği ile hazırlanan “Peter Pan ve Varolmayan Ülke“ Müzikali’ni izleyicilerle buluşturacağız. Peter & Wendy’den uyarlanan bu özgün eser, pek çok tiyatro oyununa ve filme ilham veren karakterleri, yepyeni bir yorumla günümüzü yansıtarak sahneye getirecek. Heyecanla bu proje üzerinde de çalışmaya devam ediyoruz. 23 Nisan’dan itibaren Zorlu Performans Sanatları merkezinde sergilenmeye başlayacak. Yedi yaş ve üzeri çocuklar için hazırlanan bu oyun çocuklar kadar yetişkinlerin de ilgisini çekecek diye düşünüyoruz.