Bu yıl 28. kez düzenlenen Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali’nde izleme fırsatı bulduğumuz filmlerden bir tanesi, yönetmenliğini Ahmet Necdet Çupur’un yaptığı, Hatay’ın Altınözü ilçesinin Keskincik köyünde geçen belgesel film Yaramaz Çocuklar (2021) oldu. Ahmet Necdet Çupur’un uzun metrajlı ilk filmi; yönetmenin yıllar önce ayrıldığı köyüne, kardeşlerine destek olmak amacıyla geri dönüp bir film çekmeye karar vermesiyle ortaya çıkmış.
Film, Hatay’ın Keskincik köyünde, muhafazakâr ailelerinin yanında geleneksel bir hayat süren Zeynep ve Mahmut isimli iki kardeşe odaklanıyor. Zeynep, üniversite eğitimine devam edebilmek için açık liseye kaydolmuş, aynı zamanda bir fabrikada çalışmaya başlamıştır. Ağabeyi Mahmut ise, görücü usulüyle evlendiği eşi Nezahat’ten ayrılmaya karar vermiştir. İki kardeşin bu alışılmışın dışındaki eylemleri, ağabeyleri Ahmet Necdet Çupur’u yıllar sonra köyüne döndürüp bu aile üzerinden bir belgesel film yaratmaya teşvik etmiş.
Yaramaz Çocuklar, özetle Çupur ailesinin baskıcı ebeveynlerinin çocukları üzerinde kurmaya çalıştıkları tahakkümü ve çocukların özgürlükleri ile bağımsızlıkları için verdikleri mücadeleyi gözler önüne seriyor. Film, baştan sona senaryosuz biçimde çekilmiş ve yönetmen Ahmet Necdet Çupur, filmde yer alan hiç kimsenin eylemlerine müdahale etmemiş. Zeynep’in, ağabeyi Ahmet’le yaptığı bir telefon konuşmasıyla açılan film, izleyiciye Zeynep karakterini tanıtırken Zeynep’in yaşadığı köyden çıkmak istediğini, hayatıyla ilgili şüphelerinin olduğunu ve hayallerinin peşinden gitmek için gerekirse ailesini karşısına alabileceğini gösteriyor. Zeynep, o telefon konuşmasını yaparken ağabeyi Ahmet’in bunun üzerine köye geleceğini ve böyle bir film çekeceğini hiç tahmin etmemiş; ama sürecin çok doğal ilerlediğini, ortaya çıkan işten de memnun olduğunu film gösteriminin ardından izleyicilerle paylaştı.
Mahmut’un görücü usulüyle evlendiği eşi Nezahat’ten boşanma kararını alması da pek kolay olmuyor. Nezahat’in, boşansalar bile aile evine dönmek istemeyip boşandığı eşinin ailesiyle yaşamayı tercih etmesi, Nezahat evden ayrıldıktan sonra eşyalarının bir süre daha Mahmut ve ailesinin evinde kalması, konuyla ilgili ne yapılabileceğinin bilgisini almak adına köyün imamına danışılması, meselenin aile içinde ne kadar ciddi bir yer tuttuğunun kanıtı olarak izleyicilere sunuluyor.
Yaramaz Çocuklar, geleneksel değerlerin hüküm sürdüğü totaliter bir evde, çocukluklarının çalındığını dile getiren Zeynep ve Mahmut’un hayatına çok yakından tanıklık ediyor. Öyle ki film boyunca evin içindeki kameralardan bir ailenin en doğal anlarını izlediğinizi zaman zaman unutuyorsunuz. Çupur ailesi de kameraların varlığına çok kısa sürede alışmış olacak ki ya onları tamamen görmezden geliyor ya da yönetmenin söylediği gibi en büyük sözlü şiddet anlarında gözleri kameraları göremeyecek kadar dönmüş oluyor.
Yaramaz Çocuklar, 28. Adana Altın Koza Film Festivali’nde En İyi Film Ödülü ve Ayhan Ergürsel En İyi Kurgu Ödülü’ne ek olarak, jüri tarafından ilk kez verilen Mansiyon Ödülü’ne layık görüldü. Mansiyon Ödülü, filmdeki güçlü karakteri dolayısıyla herkesi etkileyen Zeynep Çupur’a verildi.
Film gösteriminin ve ödül gecesinin ardından yaptığımız sohbetlerden de anladığımız üzere, yönetmen Ahmet Necdet Çupur, kardeşlerinin hikâyesini bazı şeyleri değiştirmeye hazır bir gençliğin portresini çizebilmek için anlatmış. Kız çocuklarının evden ayrılmak konusunda erkeklere nazaran çok daha büyük sıkıntılar çektiğini dile getiren Çupur, kardeşleri izin verirse filmi kendi ebeveynlerine de izletmek istiyormuş.