Konuşursa kendisini yalnızca İngilizce bilenlerin anlayabileceğine inanan Charlie Chaplin, bu bilinçle herkes tarafından anlaşılmak için sessiz sinemayı tercih etmiş, ilk sesli filmini 1940 yılında The Great Dictator adıyla ortaya koymuştu. Hitler’i ve politikasını en ağır şekilde, çekinmeden eleştiren, faşizme ve antisemitizme karşı politik bir komediyle karşı duruş sergileyen film, sinema tarihi içerisinde kendisine cesur ve kült bir konum edinirken; gösterime girdiği yıllarda sansüre uğramaktan da kurtulamamıştı.
Müzikleri de Chaplin’in elinden çıkan The Great Dictator, faşizm rüzgârları henüz etrafı uçurmazken; yaklaşan fırtınayı önceden sezmiş bir manifestodur diyebiliriz. Hepimize yetecek kadar yerin olduğu bir dünyaya inanan filmin meşhur final sahnesindeki konuşmanın bir bölümüyle girizgâhı sonlandırırken; sizleri bugüne dek film için yapılmış birbirinden yaratıcı ve çarpıcı afişlere uğurluyoruz.
“Hannah beni duyuyor musun? Nerede olursan ol, başını kaldırıp bak! Bak, Hannah. Bulutlar dağılıyor! Güneş çıkıyor! Karanlıktan aydınlığa çıkıyoruz! Yeni bir dünyanın eşiğindeyiz. İnsanların nefretten ve gaddarlıktan arındığı yepyeni bir dünyaya yaklaşıyoruz. Başını kaldırıp bak. Hannah! İnsan ruhu kanatlandı ve uçmaya başladı artık. Gökkuşağına doğru uçuyor, umut ışığına doğru uçuyor. Başını kaldırıp bir bak Hannah! Bir bak!”