Oyuncular canlandırdıkları karakterin yaşayabilmesi adına günlerce belki de aylarca karakterleri üzerinde çalışırlar. Karakteri en iyi şekilde canlandırabilmek, senaristin kağıt üzerinde yazdığı kişinin gerçek olduğuna ikna edebilmek adına iyi bir oyunculuk gereklidir. Hepimizin de bildiği üzere karakterini fazlasıyla benimseyen ve hatta bir süre boyunca rolünden çıkamayan oyuncular vardır. Efsanevi Joker’i canlandıran Heath Ledger’dan tutun da Jim Carrey’nin sette gerçek adıyla seslenenleri duymayışına kadar daha pek çok oyuncudan söz edebiliriz. Amerikalı bir aktör olan Eric Morris’in rol yapmamak; ‘olmayı’ öğreten tekniği Erric Morris tekniğini kullanan ve karakteri gerçeğe dönüştüren oyuncuların gerçek yaşamlarında sıkıntı yaşayabiliyor. Bu listede ise aynı filmde bir değil birden fazla karakteri canlandırarak oyunculuğunu zirveye taşıyan isimler bulunmakta. Bu isimlerin Eric Morris tekniğini kullanarak karakterleri canlandırdıklarını düşünürsek, durum biraz kafa karıştırıcı olabilir. İşte akıllarda kalan efsanevi karakterler ve oyunculuğunu zirveye taşıyan isimler…
The Double Life of Veronique (Yön. Krzysztof Kieślowski, 1991) – Irene Jacob
Manifesto (Yön. Julian Rosefeldt, 2015) – Cate Blanchett
Listede en fazla karakteri canlandırarak adından söz ettiren Cate Blanchett, iki kez Oscar, üç kez BAFTA ve üç kez Altın Küre kazanmış Avustralyalı başarılı bir oyuncudur. Julian Rosefeldt’in yönetmenliğini yapmış olduğu Manifesto (2015)’da Cate Blanchett on üç farklı karakteri canlandırarak aslında kazanmış olduğu ödüllerin hakkını veriyor. Avustralya-Almanya çok ekranlı film enstalasyonu olan bu filmde Blanchett’i çeşitli manifestolarda on üç farklı rolde izliyoruz. Son zamanların oldukça konuşulan ve en iyi kostüm dalında Alman Film Ödülü’nü kazanan Manifesto, 21. yüzyılda sanat tarihine yön vermiş olan Pop Art, Fütürizm, Dadaizm, Dogma 95, Pop Art, Minimalizm gibi manifestolara yer veriyor. Karakterlerin ve mekânların an’ları olarak karşımıza çıkan filmde başarılı oyuncunun canlandırmış olduğu karakterlerden bazıları şöyle; haber spikeri, fabrika işçisi, öğretmen, evsiz bir adam, borsacı, kuklacı… Aslında her bir karakterde farklı bir manifestoyla birlikte tarihe geçecek olan filme on üç farklı karakterle birlikte Manifesto’da tanıklık ediyoruz.
Dr. Strangelove (Yön. Stanley Kubrick, 1964) – Peter Sellers
Lost Highway (Yön. David Lynch, 1997) – Patricia Arquette
Split (Yön. M. Night Shyamalan, 2016) – James McAvoy
2016 yapımı olan ve izlendiği günden bu yana çok konuşulan Split (2016), M. Night Shyamalan tarafından yönetiliyor. İskoçlu oyuncu olan James McAvoy, Split filmiyle ve bu filmde canlandırdığı karakterlerle birlikte yirmi üç farklı kişiliği yirmi üç farklı oyunculukla birlikte başarılı bir şekilde bölüyor. Esas karakteri Kevin Crumb, çoklu kişilik bozukluğu taşıyor. Yalnızca yedi tanesini yansıttığı Kevin Crumb’un oyunculuğu kendisini üst seviyeye taşıyor. James McAvoy, alter egolarından en baskın olan suça meyilli ve tehlikeli karakterden en savunmasız hâline kadar pek çok farklı karakteri ve alter egosunu muazzam oyunculuğuyla yansıtıyor. Psikolojik korku gerilim türünde oldukça beğeni toplayan Split, listede Manifesto filminden sonra yedi karakteri yansıtan oyunculukla birlikte en çok karakteri yansıtan filmlerden bir tanesi.
Seven Sisters (Yön. Tommy Wirkola, 2017) – Noomi Rapace
Adından da anlaşılacağı gibi yönetmenliğini Tommy Wirkola’nın yapmış olduğu Seven Sisters (2017)’da Noomi Rapace yedi farklı karakteri canlandırıyor. Bilimkurgu gerilim filmi kategorisinde geçen filmin konusu ise şöyle; dünyada artan nüfus artışıyla birlikte yeni bir yasa gelir. Artık herkes yalnızca birer çocuk sahibi olacaktır. Ancak yediz kız kardeşler bu yasaya aykırı olarak dünyaya gelmiştir. Birbirinin aynısı olan ve tek bir kişi olarak davranmak zorunda kalan bu kardeşleri canlandıran Noomi Rapace, filmde oyunculuğu ile adeta harikalar yaratır. Kerry Williamson’un kaleme aldığı bu film, hem hikâyesi hem de yediz kız kardeşleri canlandıran Rapace’in oyunculuğu ile birlikte izlenmeye değer bir yapım olarak listede yerini alıyor.
Austin Powers In Goldmember (Yön. Jay Roach, 2002) – Mike Myers
Oldukça renkli bir film olan Austin Powers In Goldmember (2002), birçok unutulmaz karakteri komedi dünyasına kazandıran İngiliz asıllı Kanadalı aktör, komedyen, senaryo yazarı ve film yapımcısı Mike Myers ile birlikte daha da renkleniyor. Myers, Austin Powers, Dr. Evil, Hollandalı Altınkuş ve Fat Bastard adında 4 ayrı karakterleri canlandırıyor. Filmin konusu ise şöyle; Austin Powers, en büyük düşmanı olan Dr. Evil’i hapse atmıştır. Ancak Dr. Evil, güvenliğin en yüksek tutulduğu hapishaneden kaçmayı başarmıştır. Austin Powers, en büyük düşmanını yeniden yakalamak için görevlendirilir. Dr. Evil ise, Goldmember isimli esrarengiz bir kişiyle birlikte çalışır. Dr. Evil, zamanda yolculuk yaparak dünyayı ele geçirmeyi hedefler. Bir diğer amacı ise dönemin önemli bir ajanı olan Austin Powers’ın babası Nigel Powers’ı kaçırmaktır. Zamanda yolculukla birlikte Austin Powers’ı daha doğmadan yok etmeyi hedefleyen Dr. Evil ve diğer karakterlerin başına birbirinden farklı olaylar gelir.