Yönetmen Faysal Soysal’ın filmografisinin ikinci filmi Ceviz Ağacı (2020) taşrada yaşayan Hayati’nin hayatını çevreleyen olayları ele alır. Film “Şiddete maruz kalan bütün kadınlara adanmıştır” söylemiyle kendisini tanıtır. Ancak filmin göstergesinde derinlikli feminist çağrıdan söz edilemez. Buna rağmen yönetmenin kritik ettiği konular kabaca, darbe travmaları, ataerkil uğultuya karşı erkek gözünde kopamamış mini-tenkit, geleneksel kırsal mahalle baskısının toplumdan bireye ruhsal yansımaları olarak söylenebilir.
Hayati, filmde bir edebiyat öğretmenini canlandırır. Yazmak ve edebiyat ona ödüllü bir kitap bile hediye etmiştir. Ancak Hayati’nin yaşamı geçmişindeki travmalarının ağırlığında ezilmiştir. Babasının da Hayati gibi yumuşak başlı olması muhtelif bir darbe zamanında onu intihara kadar sürüklemiştir. Annesinin de Hayati’nin yaşamında söz sahibi olması Hayati’yi belirlenmiş bir şablona iteklemiştir. Evliliği karısıyla başlarda anlaşmasına rağmen kendi isteğiyle gerçekleşmemiştir, Aynı şekilde boşanması da filmin ilerleyen sahnelerinde hasta annesini üzmemek adına bir türlü gerçekleşmez.
Faysal Soysal, filmde 1980’li ve 1990’lı yıllardan günümüze uzanan bir taşra karakterinin çelişkilerini incelemeye çalışır. Hayati, kendiliğinden yıkık bir motivasyonda değildir. Ne karısının ona karşı fütursuz tutumu ne de ilçedeki insanların bir kısmının ona karşı hayasızca cephe alması onu gerçeklikten bilfiil kopartmamıştır. Yakın arkadaşı Ahmet’le ve Ahmet’in ilçeye yeni gelen sevgilisi Serap’la kurduğu ilişkide kendisini var eder görünür. Her ne kadar filmin ilerleyen kısımlarında Hayati’nin Ahmet’le babalarından kalan netleşmemiş bir çelişkilerinin ortaya çıkmasına karşın, Hayati yeri geldiğinde evi ateşe verebilecek kadar eyleyebilen de bir figürdür. Filmin sonlarında “ Hayatını başkalarının buyruğunda yaşadığını itiraf etmesine karşın, bazı sahnelerde yaptığı seçim kırıntıları Hayati’yi filmin sonuna kendi yazgısına götürür. “
Ancak filmle alakalı görsel başarı senaryonun derinliklerinde görülemez. Yönetmen, filme ismini veren ceviz ağacı metaforunu bence başarılı bir sinema diliyle aktarmasına ragmen. Meyve vermez denilen ağaç Hayati’nin gayretleriyle tüm söylemlere karşı yeşermeye başlar. Ancak Hayati’nin annesinin ölümü filmin karamsar atmosferini yeniden perçinler. Hayati ceviz ağacı yeşerdiğinde onun gövdesine büyük bir sevdayla sarılır. Annesinin yitimiyle beraberse onu yok kesmek, ortadan kaldırmak ister. Bu noktalar filmed yönetmenin duygusal aktarımdaki başarısı olarak söyleyenebilir. Fakat mantıksal olarak Hayati’nin annesinin ölümü, karısının bir başka öğretmenle kaçması ve bir şekilde tekrar ilçeye yakın bir yerde öldürülmesi süreçleri senaryo ilmeklerinde ikna edici değildir.
Faysal Soysal siyasal iklimi bireydeki yara izleri üzerinden anlatmaya çalışır. Hayati edemez/yapamaz özellikleriyle tanıtılır. Karısıyla beraber olamaz, bir sineği bile öldüremez, namusunu koruyamaz hatta belki de kendisini bile öldüremez. Ama böylesi bir karakter suçlu ilan edilir. Hayati’nin kendince yaptığı ilk tercih de isnad edilen suçu kabul etmektir. Suç ve ceza diyalektiğinde ilmeği boynundan geçirmelerine ses etmez, bilakis o tercih eder hükmünü.
Senaryodaki yapıya tekrar döndüğümüzde belli başlı kopukluklar hissederiz. Zamanın net olarak belirtilmemesi, teknolojik aygıtların olmayışı film dünyası için keyiflidir denebilir. Ancak muhtemelen darbe sonrası ve takriben 1990’lı yılları ele almaya çalışan bir yapımda Ahmet, Serap gibi karakterler fazla günümüzdenmiş gibi gelir. Öğretmenlerin entelektüel seviyeleri de keza yobaz ve gelenekçi resmedilen bir ilçe için ikna edici değildir.
Buna karşın metaforik ve biçimsel anlatımda (geriye dönüş, ileriye sıçrama, hayalle gerçek arasındaki muğlaklık gibi) yönetmenin bir dil oluşturduğu belirtilmelidir. Senaryodaki serime dâ ir noksanlık ve kopukluklara karşın Ceviz Ağacı belirli bir sinema deneyimi sunar. Diğer yandan olumsuz olarak ise müzik kullanımında ( özellikle “leitmotif” için) melodrama kayan bir tercih filmin hacminden götürür. Sessizliğin daha fazla şey anlatabildiği bir sinema benim gibi bazı sinema izleyicileri için tercih edilesidir.
Bir ayrı parantez de Serdar Orçin’e açmak gerekiyor. Demirkubuz filmlerinden bugüne genellikle arızalı karkterleri canlandırmasına karşın her canlandırdığı karaktere nevi şahsına münhasır bir zenginlik kattığını belirtmek gerekir. Döneminin en yeteneklilerinden (bana göre en yeteneklisi) olan Orçin, Ceviz Ağacı’nı sinematik evrende tutan başat faktörlerden birisidir.