François Ozon’un Fransa’da 4 Mart’ta vizyona girecek son filmi Mon Crime ön gösterimini Paris’te Louxor sinemasında gerçekleştirdi. Gösterimin ardından film ekibiyle gerçekleşen soru- cevap kısmı sırasında yönetmen ve seyirci arasında filmin politik yönüne dair bazı fikir ayrılıkları üzerinden küçük çaplı bir tartışma yaşandı.
Popülerlik kazanmak ve kariyerinde önünün açılması için aslında işlemediği bir suçu üstlenen işsiz bir kadın oyuncuyu konu alan komedi türündeki Mon Crime, salondaki seyircilerden bazılarının tepkisini çekti. Bir izleyici, filmin ardından yönetmen Ozon’a yönelttiği soruda, Madeleine Verdier adındaki kadın karakterin başarılı olmasının yolunun sırf gazetelere çıkıp konuşulabilmek için işlemediği bir cinayeti üstlenmesinden geçmesinin, kadına dair küçümseyici bir yaklaşımı yeniden ürettiğini düşünüp düşünmediğini sordu. Ozon ise, 1930’larda geçen filmi, o zamanın koşullarını dikkate alarak çektiklerini söyleyerek cevap verdi. “1930’larda toplum kadınları canavar/suçlu gibi görmeye daha yatkındı. Bugün ise daha çok sistemin bir kurbanı olarak görülüyorlar.” dedi. Filmin başrol oyuncusu Nadia Tereszkiewicz ise, filmin mizojin olmaktan çok uzak olduğunu söyleyip, ses çıkarabilmenin tek yolunun erkek olmaktan geçtiği bir dünyada, Madeleine’in söz sahibi olabilmek faili olmadığı bir cinayeti üstlenmek gibi radikal bir yola başvurmak zorunda kalmasını göstermesi açısından, senaryonun feminist öğretilerle de paralellik gösterdiğini söyledi. Oyuncu, “Kendini duyurabilmek için her türlü bedeli göze alan bir kadını anlatmak, bu feminist bir yaklaşım.” ifadelerini kullandı.
Filmin kadına yaklaşımının sorunlu olup olmamasıyla ile ilgili tartışma, ön gösterimde seyircilerin yönetmene yönelttiği tek politik soru değildi. Aynı zamanda bir başka seyircinin, siyasi fikirleriyle sık sık gündeme gelen Dany Boon’u filmde görmenin kendisi için rahatsız edici olduğunu belirtmesi üzerine Ozon, oyuncu seçiminde aktörlerin bu tarz seçimleriyle ilgilenmediklerini söyledi.