İlk uzun metrajıyla büyük başarı elde eden, Aftersun’ın yönetmeni Charlotte Wells, 28 Ocak Cumartesi akşamı Paris’te Grand Action sinemasında seyircilerle bir araya geldi.
Film gösteriminin ardından izleyicilerin sorularını cevaplayan Wells, filmin genel fikrinin kafasında yıllardır dolaştığını ancak senaryo yazımına başlayıp bitirmenin iki hafta gibi kısa bir sürede gerçekleştiğini söyledi. Yazım sürecinde evinin yakınlarındaki kafelerde uzun zaman geçirdiğini söyleyen İskoç yönetmen, “Aftersun’ı yazarken mahallemdeki kafelerde kahveye çok para harcadım” diyerek, Grand Action seyiricisini güldürdü. Ayrıca, film başlamadan önce “Film hakkında iyi yorumlar duyduğunuzu biliyorum ancak yine de beklentinizi düşük tutarak izleyin” diyerek güldükten sonra, filmi izlemek için tek gereken şeyin açık bir zihin olduğunu söyledi.
“Aftersun kurgu olmasına rağmen oldukça kişisel bir film”
İskoçya’dan kısa süreli bir yaz tatili için Türkiye’ye gelen Calum (Paul Mescal) ve 11 yaşındaki kızı Sophie’nin (Frankie Corio), tatil boyunca yaşadıklarını melankolik bir dille anlatan Aftersun, seyirciye hem anın getirdiği neşe hem de anıların hüznünü aynı anda yaşatan bir deneyim sunmasıyla, 2022’nin öne çıkan filmlerinden biri olmuştu. Bu anlamda, Charlotte Wells, anın uçuculuğuna rağmen anıların bellekte ve bazen de kamerada yer edinişinin yarattığı hüznü, “neşe olmadan keder olmaz” sözleriyle açıkladı. Seyirciden gelen “Filmin gerçekte yaşadıklarınızla bağlantısı nedir?” sorusu üzerine ise Wells, Aftersun’ın bir kurgu olmasına rağmen oldukça kişisel bir film olduğunu söyledi.
“Bilmek Yerine Hissetmek”
Filmi Sophie’nin yetişkin halinin perspektifinden izleyip izlemediğimiz meselesi ise, Wells ve seyirci arasında konuşulan bir diğer konuydu. Bu konuda gelen soru üzerine yönetmen, “seyirciye filmi yetişkin Sophie’nin bakış açısından izledikleri bilgisini vermeyi amaçlamadık. Onun perspektifinden izlediklerini bilmeleri yerine, bunu belli belirsiz bir şekilde hissetmelerini istedik” ifadelerini kullandı. Bu anlamda, yönetmenin seyirciye “bilmek yerine hissetmeyi” tecrübe ettirmeyi amaçlayan yaklaşımının filmin geri kalanıyla da uyum gösterdiğini ve dünya çapındaki başarısına etki eden faktörlerden birinin yönetmenin bu tercihinden geldiğini söylemek de mümkün.
BAFTA’da En İyi Film Adayı olup, Cannes Film Festivali kapsamında gerçekleştirilen Eleştirmenler Haftası’nda Jüri Özel Ödülü‘nü kazanan filmde, Calum rolünde yer alan Paul Mescal’in geçtiğimiz hafta En İyi Erkek Oyuncu dalında Oscar’a aday olduğu açıklanmıştı. Yapımcılığını Mubi ve A24’ün üstlendiği film şu an Mubi’de gösterimde.