Keman her nedense birçok filmde deyim yerindeyse başrolü oynamıştır. Hemen aklıma ilk gelen 2005 Meksika yapımı Keman (El Violin)’dir. Filmde iç savaşın ortasındaki yaşlı bir adamın hikâyesi anlatılırken, kemanın kadrajdaki yeri ve hoparlördeki sesi bizi büyüler. Orak tutmaktan parmak izlerinin dahi yok olduğu, yaşlı ve kırışık bir el, belki de oraktan daha hafif olan kemanı kavrar film boyunca. Evet, keman hafiftir. Hele o eller bir yol düzleştiricisinde çalışmaktan, artık kalın bir deriye sahipse, oldukça hafif hem de. Ama kemanın sesini eller değil resonance belirler, tıpkı Tarkovsky’nin Silindir ve Keman’ındaki baş karakter Sasha’nın dediği gibi.
Tarkovsky’nin ilk yapıtı Silindir ve Keman (The Streamroller and Violin) adlı 1961 yapımı bir kısa filmdir. Yönetmenin Sovyet Devlet Üniversitesi’ndeki bölümünü, VGIK (All-Union State Institute of Cinematography) bitirme projesidir aynı zamanda. 43 dakikalık film, süre olarak diğer bitirme filmlerinden iki kat daha uzundur. Bu yönetmenin hırsına yorulsa da, Tarkovsky’nin hırsını asıl gösteren unsur, bu film için Palme d’Or ödüllü sinematograf Sergei Urusevsky’i çalıştırmak istemesidir. Onun yerine filmde sinematograf olarak yer alacak Vadim Yusov ise kendisiyle uzun yıllar çalışacaktır.
Film küçük bir çocukla (Sasha) bir işçinin (Sergei) arkadaşlığını anlatır. Filmin yapımcılığını ise, bir firmanın çocuk filmleri birimi üstlenmiştir. Tarkovsky de aslında bir çocuk filmi çekmek ister. Bundan sonraki filmi Ivanovo Detstvo’da yine hikâyenin merkezinde bir çocuk vardır, film de bu kahramanın adıdır zaten. Tarkovsky’nin kahraman olarak çocuk seçmesi ilginçtir. Fakat bu tercih muhtemelen yönetmenin filmlerinde kullandığı yaratıcı görsellikle ilişkilidir. Özellikle çocukların sınır tanımayan yaratıcılığı, normal bir yetişkinden farklı olduğu kabul edilebilecek düşünme şekli ve yöntemleri Tarkovsky’nin filmlerindeki görsel şölenlerin, farklı kurgulamanın, ışığın hatta oyuncu rollerinin bile üzerinde etkilidir. Film boyunca karşılaştığımız aynalar, yansımalar, kaleydoskop benzeri görüntüler, bir rüya ortamını andıran, ya da izleyicinin rüya olduğunu düşünmesine yol açan sahneler bu argümanın örneklemeleridir. Belki de bu argüman için sunulabilecek en iyi örnek, çocuğun güneşli bir günde bir dükkanın önünde durduğu sahnede kullanılan sübjektif çekimlerdir. Çocuğun kendisinin olduğu karelerde ise çocuk kırık cam parçası ya da parçalarından kendisine bakmaktadır aslında.
Tarkovsky’nin çocuk kahramanı, filme sağladığı görsel olanakların yanında, filmin sosyolojik ve psikolojik çözümlemesinde de önemli bir yer tutar. Öncelikle filmde çocuk kahramanın olduğu karelerde kameranın yeri ile ilgili bir çıkarım yapabiliriz. Bu çıkarım temelde, kameranın çocuğun fiziksel özelliklerine göre, esasında boyuna göre konumlandırıldığı yüksekliğe dayanır. Bu yükseklik, izleyicinin kendisini filmin kahramanı ile özdeşleştirme sürecinde kilit rol oynar. Tarkovsky’nin bu ayarı iyi yaptığını söyleyebiliriz, zira kameranın filmdeki yetişkinleri gösterdiği her karede konumlandığı yükseklik çocuktaki gibi hemen hemen boylar ile aynı seviyededir. Lakin çocuğun bir yetişkinle olduğu sahnelerde ise durum farklıdır. Yönetmen görüntüdeki yetişkinin rolüne göre karar verir buna. Bu da izleyiciye, filmdeki yetişkinlerin çocuğu değerlendirme şekillerini hatırlatır. Çocuğun işçi arkadaşı, müzik öğretmeni hatta sokaktaki insanlarla olduğu sahneler buna örnektir. Örneğin müzik öğretmeniyle özdeşleşmemiz imkânsızdır, zira Tarkovsky’nin çocuğun yanında olduğunu kameranın yüksekliğinden anlarız.
Filmin öyküsüne gelirsek, çocuğun işçi ve yetişkin arkadaşıyla tanışması, aynı apartmanda oturduğu diğer çocukların kendisiyle dalga geçmesi vesilesiyle gerçekleşir. İşçi, diğer çocukları kemancı çocuğun yanından uzaklaştırır, alay edilen kemanını çocuğun geri almasını sağlar. Bu ikili arasında başlayacak arkadaşlığın ilk adımıdır. Burada dikkat çekici nokta, kahramanımız olan kemancı çocuk dışındaki tüm çocukların bir şekilde anlaşabildikleri ve bir şekilde arkadaşlık ilişkisi kurduklarıdır. Apartmanda yaşayan sakat çocuk bile, (ki Sasha ile dalga geçen çocuklardan biri filmin başında onun başına vurup sakat diyerek dalga geçmiştir) diğer çocuklarla arkadaştır. Fakat Sasha’yı bize bu çocuklarla arkadaş olduğunu düşündürecek bir şekilde hiç görmeyiz, tabii ki keman dersindeki kızla olan ilişkisi hariç. Bu kızla yaşadıkları aslında çocuğun yaşıtları ile iletişim kurabileceğini göstermektedir. Dolayısıyla kemancı çocuk yaşadığı yerde yaşıtları tarafından istemediği halde dışlanmaktadır. Bu koşulun onu ilk etapta yetişkin biriyle arkadaşlık kurmaya iten ilk neden olduğunu söyleyebiliriz. Ama durum bu kadar pragmatik bir nedenden kaynaklanmamaktadır.
Öncelikle Sovyet rejiminin en önemli simgelerinden olan güçlü işçi ve iş makinesi simgeleri Sergei’de tam olarak vuku bulmaktadır. Rejimin toplumsal olarak desteklenmesini kolaylaştırması öngörülen bu simgeler çocuk üzerinde başarılıdır. Hatta Sasha’yı düzleştirici silindirin üzerinde gören arkadaşları da ona imrenir. Kendisini diğer çocukların aşağılamalarından kurtaran işçinin gücü kanıtlanmıştır. İş makinesi ise kendi gücünü, duvara çarpan çocuğun bisikletinin bir parçasını ziftin içine gömerek göstermiştir. Aslında tam bu noktada başarılı bir Sovyetler politikası gördüğümüzü söyleyebiliriz. Tabii ki her devletin kendisini yüceltmesi ya da güçlü göstermesi olağan bir durumdur. Sovyetlerin durumunda ise bu farklıdır. Çünkü güçlü gösterilen, yeni nesillerin desteklemesi beklenen devlet değil ona ait ideolojidir, bir adım daha ileri gidersek sosyolojik yapıdır. Bu politikanın başarılı olduğu düşüncesi hedeflenen sonuçtan çok, politikanın yöntemi ile alakalıdır. Rus edebiyat ve sinemasında sıkça karşımıza çıkan baba figürü, baba-oğul ilişkisi burada da karşımıza çıkar. Sasha’nın film boyunca babasını görmeyiz. İşçi ile olan arkadaşlığını da buna eklersek, Sasha’nın Sergei’yi hayatında eksik olan baba figürünü tamamlamak için arkadaş olarak seçtiğini öne sürebiliriz. Kendisine rol model olarak, güçlü bir iş makinesini süren güçlü bir erkeği seçmesi ise tesadüf değildir.
Hayatındaki rol model eksikliğinin küçük çocuğun diğer kadınlarla arasındaki ilişkiyi de etkilediğini söyleyebiliriz. Filmde Sasha’nın günlük hayatında yer alan üç kadın vardır; annesi, müzik öğretmeni ve müzik dersini beraber aldıkları küçük kız. Sasha’nın her üç kadınla da ilişkisi sorunludur. Annesinin üzerindeki baskısı özellikle filmin son sahnesinde açıkça ortaya konulur. Müzik öğretmeninin baskıcı ve sert davranışları da annesininkinden farksızdır. Fakat Sasha’nın önünde daha tam başlamamış bir ilişki vardır aslında. Sınıf arkadaşı olan küçük kızla başlatmaya çalıştığı ilişkisi tam bir testtir onun için. Konuşmaya bile çekindiği bu kızla arkadaş olabilmek için onunla elmasını paylaşmak ister. Sınavı için sınıfa girerken elmasını geride bırakır. Elmayı doğru bir şekilde kıza öneremez bile. Konuşamadığı, bakarak gülemediği, elmasını paylaşmakta dahi başarısız olduğu kızı etkilemek için tek yolun yeteneği, keman çalması olduğunu düşünür. Dışarda bekleyen kız, Sasha’nın kemanından gelen sesi duyar. Bu hediyeyi kabul etmesi için yeterli bir sebeptir artık. Çok fazla yaratıcı olduğu için azarlanan Sasha, sınıftan çıktığında ne bekleyen kıza ne de diğer sandalyede duran yenmiş elmaya bakar.
Tüm bunlar Sasha’nın işçi Sergei ile olan arkadaşlığını onun için gerekli kılar. Tanıştıkları ilk gün dersten gelen Sasha, Sergei’yi çalışırken görür. Bu sırada kadınların Sergei ile şakalaşmalarına tanık olur. Kadınlarla iyi olmayan ilişkisini, kadınların sevdiği bir adamdan da öğrenecekleri ile düzeltebilir. Zira psikanalize göre çocuğun babayla özdeşleşmesi ve ona benzemesinin nedeni sevdiği kadın olan annesinin babasına duyduğu sevgidir. Ancak babasına benzediği takdirde annesinin beğenisini kazanacağını düşünür. Şu an bir rol model olan Sergei ise bu süreci muhtemelen iyi atlatamamıştır. Sasha’nın yaşlarındayken babasının savaşta olduğunu söyleyen silindir şoförü, film boyunca birçok kez yanına gelmek isteyen kadın bir işçiye de iyi davranmamaktadır. Uzun savaşın içinde yer alan binlerce erkekten sadece biri olan babası ise belki de hiç dönememiştir eve.
Filmde dikkat çeken, birçok izleyicinin fark ettiği bir başka an ise eski binaların yıkıldığı sahnedir. Bu olayı güzel bir tebessümle izleyen Sasha’nın yüzünde, yine makinelerin gücünden etkilendiği gösteren bir izlenim vardır. Devasa iş makineleri eski binalardan birini yıkarken arkasında yeni bir binayı gösterir bize Tarkovsky yine bu sahnede. Bu aklımıza ilk olarak yeniden bir oluşum, dönüşüm sürecini getirir. Aslında tesadüf değildir eski binaların yıkılması. 1953 baharında Stalin’in ölümünden sonra güç savaşını kazanarak yerine geçen Krushchev, 1950’lerin sonlarına doğru destalinizasyon sürecini başlatır. Politik, kültürel ve ekonomik alanda birçok değişiklik tanıtılır Sovyet Rusya’da. Özellikle uzay yarışında öne geçen Sovyetler, uzaydaki ilk erkek ve kadından aya ilk yumuşak inen uzay aracına kadar hatırı sayılır düzeyde başarılara imza atar. Eski binaların yıkılması önceki başarısız dönemin uygulamalarını kaldırmak, yeni uygulamalara ve politikalara yer açmak olarak değerlendirilebilir. Bu çıkarımı destekleyecek bir başka durum ise Tarkovsky sinemasının olmazsa olmazlarından yağmurun ve suyun temizleyici, arındırıcı bir faktör olarak kullanılmasıdır. Tüm bu yıkım işlemi yağmurun altında gerçekleşir ve bu anı yağmurun altında binlerce insan izler.
Son olarak belirtilmesi gereken nokta, Sovyetlerin sonuyla alakalıdır. Filmde baba figüründen ya da bir rol modelden uzak olan Sasha, 37 yaşına gelince komünizm çökecektir. Baba figürü olmayan Sasha’nın sorunlu bir hayat geçireceği açıktır. Acaba Sovyetler için de bu geçerli midir?
Oldukça özenli ve bilgilendirici bir çalışma; zihin açıcı ve faydalı bir değerlendirme olmuş. Emeğinize sağlık.
Çok kaliteli bir yazi olmuş. Okuması çok keyifliydi. Elinize sağlık.
Çok başarılı bir yorumlama. Çok teşekkürler.
Filmdeki Sasha rolündeki Igor Fomchenko hakkında maalesef hiçbir bilgi bulamadım. Şu anki hayatını epey merak ettim. Bilgisi olan açıklarsa çok sevinirim. 🙂