Savaşın yerle yeksan ettiği enkaz hâlinde bir şehir: Berlin. Birkaç elektrik direği dışında güçlü durabilen hiçbir şeyin kalmadığı Berlin’de geçen Germania, anno zero, Roberto Rossellini’nin, kendisini ayakta tutacak en ufak destek bulamayan on iki yaşındaki Edmund’un çöküşe giden yolculuğunu anlattığı filmidir. Durumu günden güne kötüleşen hasta bir babası, evle ilgilenmeyen kardeşleri olan Edmund, eve ekmek getirmek zorundadır. Ama o her şeye rağmen çocuktur. Pedofil hastası öğretmeni tarafından kandırılıp, babasının ölümüne sebep olması da bir çocuk için oyundan farksızdır. Türkiye’de ilk kez 1966’da Türk Sinematek Derneği tarafından gösterilen film, savaş sonrası onarılmamış doğal mekânlarda çekilmesi ve çoğunlukla amatör oyunculardan oluşması nedeniyle Yeni Gerçekçi İtalyan Sineması’nın önemli filmleri arasındadır. Rosselini’nin “savaş üçlemesi”nin son filmi olan Germania, anno zero, yönetmeninin de söylediği gibi ne eleştiri ne de savunmadır. 1948’de Locarno’da “Grand Prix” ödülüne layık görülen film, bir çocuğun gözünden savaşa ve dünyaya açılan kocaman bir penceredir.