Paris’in sinema, sanal gerçeklik, video oyunları ve fotoğraf gibi farklı türlerdeki görüntü biçimlerine adanmış bir kurumu olan Forum des Images, geçtiğimiz pazar akşamı belgesel yapımcısı, senarist ve gazeteci Adam Curtis’i ağırladı. Curtis’le söyleşi Fransız gazeteci Jacky Goldberg eşliğinde gerçekleşti.
Hypernormalisation, Can’t Get You Out of My Head, The Century of the Self gibi belgeselleri veuzun süredir BBC’ye yaptığı işleriyle tanınan Curtis, Forum des Images’ın “Dünyanın Durumu” günleri kapsamında düzenlediği etkinlikte Parisli seyirciyle bir araya geldi. Curtis, söyleşiye kendini, bir sinemacı veya sanatçıdan ziyade daha çok bir gazeteci olarak tanımladığını söyleyerek başladı. Sanattan beslendiğini hatta “çaldığını” söyleyen Curtis, belgesellerinde yaptığı gazeteciliğin oldukça doğrudan ve basit olduğunu söylerken, sanatın gazetecilikten çok daha kaotik ve bilinmez bir yapısının olduğunu belirtti. “Ben çok sıkıcı, sakin bir sesle görüntülerin üzerine seslendirme yapıyorum. Bu neredeyse bir tür ASMR.” diyen Curtis, kendisini sanatçı olarak görmediğinin altını çizdi. Ancak kendi yaptığı işin “sanattan daha önemli” olduğunu belirtmekten de çekinmeyen gazeteci, yine de işinin insanlar tarafından itici bulunan mesleklerden biri olduğunu söyledi. “En nefret edilen kişiler tabi ki, siyasetçilerdir, sonra gazeteciler, sonra da film eleştirmenleri” diyerek Forum des Images seyircisini güldürmeyi başardı.
Kurumlaşmış Güç ve Görüntülerle Oyun
Seyirciyle, genellikle çağdaş dünyanın farklı açılardan yorumlamalarını paylaşan Curtis’in yapımlarında, “kurumlaşmış güç” konusu sıkça karşımıza çıkıyor. Oldukça politik bir ailede büyüyen gazetecinin ailesinden sık duyduğu sözlerden birinin de, dünyanın işleyişini değiştirmenin tek yolunun, gücün sahibini değiştirmekten geçtiği olduğunu söyledi. Ailesinin politik tutumundan oldukça etkilenen Curtis’in belgesellerinde de güç kavramı üzerine ısrarlı ve derin bir araştırma görmek mümkün.
Çoğunluğu BBC’nin arşiv görüntülerinden oluşan belgesellerini yaratırken ise, en büyük ilham kaynağının görüntülerle bir oyuncak gibi oynamanın verdiği zevk olduğunu söyledi. “Bazen sadece oynamanız gerekir. Çoğu zaman ortaya çıkan şey saçmalıktır. Ama ilginç şeyler denk geldiği de olur.” ifadelerini kullandı ve “Kurgu yaparken oynayacak görüntü bulamadığımda bazen ağlıyorum.” diye de ekledi. Ayrıca, görüntülerle oynarken tahmin edilebilirliği kırmaya ve inşa ettiği hikayeyi eğlenceli bir hale getirmeyi denediğini belirtti. Bu anlamda, sıkıcı konuştuklarını düşündüğü için belgesellerinde genellikle siyasetçilerle röportaj yapmadığını da ekledi.
Hiç Bitmeyen Bir Adam Curtis Filmi Olarak TikTok
Söyleşinin moderatörlüğünü yapan Jacky Goldberg’ün sorularından biri de Curtis’in yapımlarındaki müzik kullanımı üzerine oldu. Bunun üzerine Adam Curtis kendini bir nevi DJ olarak tanımladığını ve görüntünün üzerinde müzikle oynamanın oldukça zevkli olduğunu söyledi. Ayrıca belgesellerindeki müzik kullanımıyla ilgili yakın bir zamanda duyduğu bir sözü de seyirciyle paylaştı: “TikTok’un ne olduğunu biliyor musunuz? Hiç bitmeyen bir Adam Curtis filmi.” Ancak, her ne kadar belgesel DJ’i sıfatını sahiplense de, artık görüntülerin üzerinde müzik kullanmamanın daha ilgi çekici bir hale geldiğini söyledi. “Aslında artık müzikten sıkıldım. Müzik bazen olan bitenle aramıza mesafe koyabiliyor.” diye de ekledi. 2022 tarihli Russia 1985-1999: TraumaZone adlı yapım da, Curtis’in müziğin yokluğuyla yaptığı deneylerden biri. Arşiv görüntülerden oluşan belgesele Youtube’dan ulaşmak mümkün. Söyleşi esnasında seyirciyle de bilginin ücretsiz paylaşılması gerektiği konusundaki düşüncelerini tekrar tekrar paylaşan yapımcının şimdiye kadarki tüm işlerine internet üzerinden, herhangi bir ücret ödemeden ulaşılabilir.