Zamanla klasik kült haline gelen, kan donduran psikolojik gerilim American Psycho’nun yönetmeni, filmin bu kadar sevilmesinden ve yanlış okunmasından dolayı hayranlarına tepkili.
25 yıl önce çıkan American Psycho filminin kültürel etkisini değerlendiren yönetmen, filmin psikopat seri katili Patrick Bateman’ın sürekli idolleştirilmesi karşısında çok şaşırdığını söyledi. Geçtiğimiz günlerde filmin 25. yıl dönümünü kutlayan yönetmen, aynı zamanda Bateman’a duyulan sevgiyi sorguluyor. Özellikle bu sevginin, filmin eleştirip alay etmek için yola çıktığı demografik kesim arasında olması, durumu daha da ironikleştiriyor.
Letterboxd Journal’a konuşan Harron, 2000 yapımı kült klasiğin kültürel etkisine, özellikle de Bateman’ın Andrew Tate gibi figürlerle aynı anda idolleştirildiği TikTok gibi platformlarda yeni nesil erkekler tarafından benimsenmesine değindi.
Harron, konuyla ilgili olarak “Bateman’ın yakışıklı olması ve iyi takım elbiseler giymesi, para ve güç sahibi olduğunu düşündürüyor. Ama aynı zamanda, aptal ve gülünç biri olarak canlandırılıyor… Havalı olmaya çalıştığı zamanlar çok utanç verici” ifadelerini kullandı.
Harron’a göre Bateman her zaman toksik erkekliğin bir hicvi olmuştu, savunucusu değil! Karakterin tabiri caizse bir sigma erkeği ikonu haline gelmesi hakkında, Harron şunları söyledi: “Bu beni her zaman çok şaşırttı. Ortak yazar Guinevere Turner ve ben bunun Wall Street kankaları tarafından benimsenmesini beklediğimizi hiç sanmıyorum. Niyetimiz bu değildi. Peki, başarısız mı olduk? Neden böyle oldu emin değilim çünkü Christian çok açık bir şekilde onlarla dalga geçiyor.”
Harron ayrıca filmin temalarının şimdi nasıl daha da güncel hissettirdiği üzerine konuştu:
“American Psycho yırtıcı bir toplum hakkında ve bu toplum aslında bugün çok daha kötü. Zenginler çok daha zengin, yoksullar çok daha yoksul. Beyaz Saray’da ırkçılığın ve beyaz üstünlüğünün kutlanacağını asla hayal edemezdim. Bunu yaşayacağımızı asla hayal edemezdim.”
Bret Easton Ellis’in American Psycho adlı romanından uyarlanan film, erkeklerin cinsel güvensizliği, sığlıkları, ilgisizliklerini gizlemek için materyalizme takıntıları ile 1980’lerin New York’unun rahatına düşkün ve hedonist Wall Street seçkinleri üzerine eleştirel bir yapıt olarak karşımıza çıkmaktadır.
New Yorklu zengin yatırım bankacısı Bateman’ı Christian Bale’in tüyler ürpertici ve absürt canlandırmasının, film ekibinin beklediğinden çok daha farklı çıktıları oldu. Artık birçok genç erkeğin Bateman’dan, tecavüz ve insan kaçakçılığı suçlamalarıyla karşı karşıya olan sözde fenomen Tate gibi figürlerle birlikte alıntı yapması, GQ’nun bir zamanlar TikTok’un Patrick Bateman’a toksik tapınması şeklinde adlandırdığı ve Harron’ın tehlikeli bir kültürel kopukluk olarak gördüğü sıkıntıyı gözler önüne seriyor.