Chung Mong-hong tarafından yönetilen 2019 Tayvan yapımı bir drama filmi olan A Sun, pek çok çarpıcı sahnesiyle birlikte akıllarda kalmayı başarıyor. Başrol karakteri olarak herhangi bir isim veremeyeceğim kadar karakterlerin filmin içindeki konumu eşit durumda. Chen Yi-wen, Samantha Ko ve Wu Chien-ho gibi isimlerin yer aldığı A Sun, Toronto Film Festivali’nde, Tokyo Uluslararası Film Festivali’nde alkışları topluyor.
Konusu Chung Mong-hong’un çocukluk arkadaşının gençliğinde birisinin elini nasıl kestiğini anlatmasıyla ortaya çıkan A Sun, bir ailenin oğlunun yer aldığı o beklenmeyen an sonrasında yaşadığı zorlukları anlatıyor. Filmin akıllarda kalan sahnelerinin hayata karşı bakış açımızı sorguladığımız dönemlerini oluşturduğu bu filmde çarpıcı diyaloglar yaşama dair pek çok şeyi filmin içinde pekiştiriyor.
Chen Jian Ho’nun arkadaşıyla birlikte Oden adlı gence saldırmasıyla başlayan film, arkadaşı Radish’in Oden’in elini kesmesiyle birlikte yönünü çocuk cezaevine çeviriyor. Ho’nun duruşma sırasında kendini savunması ve suçları bir nevi Radish’e atması büyük bir düşman kazanmasına sebep oluyor. Ho’nun babası Wen ise sahip olduğu iki çocuğundan Ho’yu yaptıklarından ötürü dışlayarak yalnızca tek çocuğu varmış gibi davranıyor. Lakin ileride Ho’nun ağabeyi Hao’nun intihar etmesi üzerine Ho’yu sahiplenmeyi öğreniyor.
Filmin odak noktası niteliğinde olan kısım her ne kadar Ho’nun yaşadıkları etrafında şekillense de aslında bana kalırsa suç filmi gibi görünen filmin ardında büyük bir aile dramı yatıyor. Filmin can damarını oluşturan şey ise bu dramın aslında kim olursanız olun hayatın gerçekliği içinde umut dolu sözlerin altında ezilmeniz. İtibarını bir türlü koruyamayan baba Wen’in ‘’Anı yaşa. Yaşamını çiz.’’ mottosu öyle ki filmin içinde yerini bir türlü bulamıyor. Oğlu Hao’ya hediye ettiği defter, çizilmeye değer bir yaşam sunmuyor. Ölümün soğuk sessizliği altında diğerlerinin yerini alıyor.
A Sun‘daki pek çok sahne hayata dair gerçekliği seyirciye acımasızca sunuyor. Durağan bir şekilde ilerleyen filmin, bu zamana kadar izlediğimiz karakterlerin mikrofon başında yaptığı ilham verici sözleri kalabalığın alkışlaması gerekirken A Sun’da bu sözler yerini yakıcı güneşin altında hayatın devam ettiği, bitse de işimize dönsek dedikleri türden konuşmalara bırakıyor. Ho’nun babası Wen’in diğer oğlu Hao’nun ölümüne rağmen mücadeleyi bırakmadan eğitim sürücülüğünü verdiğini söylemesi kalabalığa umut aşılamıyor. Bu konuşma alışık olduğumuz film sahnelerinin aksine insanlar tarafından can sıkıcı olduğu düşünülerek gereksiz bulunuyor.
‘’Oğlunun cenazesinin sınavı geçmekle ne ilgisi var.’’
Filmin can alıcı ve en çok etkilendiğim sahnelerinden birisi olan Ho’nun ağabeyi Hao’nun bölümü değinmek istediğim sahneler arasında. Filmin sessiz kahramanı Hao, aslında babasının, kardeşinin sevgilisinin, annesinin ya da Radish’in aksine belki de hiçbir zaman cesaret edemeyeceği bir şeyi yaparak usulca filmin içinden çekiliyor. Geriye filmin adını alan güneşin, gölge bir yer bulamayanlar için ne kadar yakıcı olabileceği gerçeğini beraberinde getiriyor. Hao’nun yaşama dair umutsuzluğuna tanık olan tek kişi romantik ilişki içinde olduğu sınıf arkadaşı Zen’dir. Ölümünden sonra Zen’in annesiyle olan konuşmasında ise Hao’nun sessiz gidişinin altında yatan kelimeler, filmin içinde tanıklık ettiğimiz umutsuzlukların altına bir çizgi çekiyor.
Hao’nun annesi Zen’e, oğlunun tavrında tuhaf bir şey olup olmadığını sorar. Zen ise hayvanat bahçesindeki o yürüyüşlerini anlatır. ‘’O gün bence normalden bir farkı yoktu. İnsanlara karşı kibardı. Yani sanki içindeki tüm iyiliği etrafa dağıtmış ve kendine hiç kalmamıştı. Eve dönerken bana dedi ki: