Türkiye prömiyerini 44. İstanbul Film Festivali’nde yapan Bölük Pörçük: Bir Tuncel Kurtiz Biyografisi, Özcan Alper’in sinemasında belleğin ve arşivin nasıl yaratıcı bir zemine dönüştüğünü bir kez daha gösteriyor. Sonbahar (2008), Gelecek Uzun Sürer (2011) ve Rüzgârın Hatıraları (2015) gibi hafızaya, suskunluklara ve yarım kalmış anlatılara odaklanan filmografisinin izini sürdüren Alper, bu kez Tuncel Kurtiz’in çok katmanlı hayatına yöneliyor.
Belgesel ilk bakışta klasik bir “tanıklık” yapısına yaslanıyor gibi görünse de, zamansal çizgiden bağımsız yapısı, ses- sessizlik dengesi ve arşiv görüntülerinin sezgisel kurgusuyla belleğin parçalı doğasına işaret ediyor. Alper, iki buçuk yıla yayılan yoğun bir arşiv taramasıyla yurt içi ve yurt dışından ulaşabildiği onlarca kaydı titizlikle restore ederek, bir anlamda sinema yoluyla bellek arkeolojisi yapıyor. Film, Kurtiz’i yalnızca idealize edilmiş bir figür gibi yansıtmak yerine; öfkelenen, küsüp kırılan, hata yapan hâllerini de dürüstlükle görünüyor kılıyor. Özellikle özel hayatı dramatize etmeyen, magazin merakına kapılmayan anlatı tercihleri ise etik duruşuyla dikkat çekiyor.
Kırılganlıkla sahiciliğin dengelendiği belgesel, Tuncel Kurtiz’i hem sevenleri hem de tanımaya yeni başlayanları unutulmaz bir bellek yolculuğuna davet ediyor.