Guillermo del Toro’nun merakla beklenen son filmi Frankenstein‘dan ilk fragman yayımlandı.
Guillermo del Toro’nun yeni uyarlaması, sadece Mary Shelley’nin 1818 tarihli romanını değil, aynı zamanda 1931 yapımı kült filmi ve onun sevilen devamı Bride of Frankenstein‘dan da ilham alıyor. Gelecek film, hem yaratıcısını hem de yaratılışını mahveden bir deneyde bir yaratığı hayata döndüren zeki ama kusurlu bir bilim insanı olan Dr. Frankenstein’ın ikonik hikâyesini yeniden ele alıyor. 19. yüzyıl Doğu Avrupa’sında geçen film, Dr. Pretorious’un izinden gidiyor. Pretorious, Dr. Victor Frankenstein’ın başlattığı yasaklı deneyleri sürdürmek için 40 yıl önce bir yangında öldüğüne inanılan Frankenstein’ın Canavarı’nı bulmak zorundadır.
Oscar Isaac’in Dr. Victor Frankenstein’ı, Chrstoph Watlz’ın Dr. Pretorious’u ve Jacob Elordi’nin de Canavar’ı canlandıracağı filmin kadrosunda Mia Goth, Ralph Ineson, Felix Kammerer, Lars Mikkelsen, David Bradley, Christian Covery ve Charles Dance yer alıyor.
Del Toro, yönetmenliğin yanı sıra senaristlik ve yapımcılık görevlerini de üstleniyor. Yapımcı kadrosunda ayrıca J. Miles Dale, Melissa Girotti ve Scott Suber bulunuyor.
Filmin Kasım 2025’te izleyiciyle buluşması bekleniyor.
“Frankenstein, adeta bir otobiyografiye dönüştü”
Yönetmen Guillermo del Toro, Mayıs ayının başlarında Cannes Film Festivali’nde yaptığı açıklamada, filmdeki hantal ve ölümsüz adam yorumunun, klasik Mary Shelley korku hikâyesinin önceki bazı uyarlamalarına kıyasla daha sempatik olacağını söyledi: “Geçen gün biri bana gerçekten korkutucu sahneler var mı diye sordu. Bunu ilk kez düşündüm. Benim için bu, duygusal bir hikâye. Her şey kadar kişisel. Baba olmak, oğul olmak hakkında bir soru soruyorum… Hiçbir zaman korku filmi yapmayacağım. Bunu yapmaya çalışmıyorum.”
Ayrıca Del Toro, bu projeyle olan uzun geçmişine de değindi ve filmin çocukluğundan beri yaklaşık elli yıldır aklında olduğundan da bahsetti. “20-25 yıldır bu filmi yapmaya çalışıyorum. Hatta bazıları benim Frankenstein’a biraz takıntılı olduğumu bile düşünebilir ve muhtemelen haklıdırlar. Yıllar boyunca karakter ruhumla öyle bir kaynaştı ki, adeta bir otobiyografiye dönüştü” diye konuşan yönetmen, filmin kişisel bir proje olduğunu da ekledi.