2003 yılında Cannes Film Festivali’nden “Altın Palmiye” ve “En İyi Yönetmen” ödülüyle dönen Gus Van Sant, bu filmle birçok tartışmalara ve bölünmelere yol açmıştır. Her ne kadar filmin sonunda ‘olayların ve kişilerin tamamen kurgu olduğu’ ibaresi kullanılsa da, film izlendiğinde, seyirciye direkt olarak, 1999’da gerçekleşmiş Columbine Lisesi Katliamı’nı hatırlatır. Yönetmen, Watt Lisesi’nin sıradan bir gününün, durduk yere, nasıl korkunç bir güne dönüştüğünü, farklı karakterlerin bakış açısından upuzun plan sekanslarla tekrar tekrar gösterip, kameranın “seyircinin gözü” olmasını sağlamıştır. Filmin gizli başrolü ‘kamera’nın, filmin başından, katliamın sonuna kadar kullanım şekli, seyircide“Counter Strike” gibi bir bilgisayar oyununun içindeymiş hissi verir. Filmin adı, bir İngiliz deyimi olan “Elephant in the room”’dan gelir. Bu deyim, büyük bir problemin görmezden gelinmesi, ötelenmesi anlamına gelmektedir.