Bir şeyler var insandan Hades ülkesinde bile,
İçinde can yoksa bile, bir ruh var, bir gölge
İlyada-Homeros
İnançların, kitapların, kelimelerin anlattığına göre insan, gökyüzünden yeryüzüne indirildiği vakit başladı hikâyesi. Hiç durmadan, bir solukta okunurcasına hızla akıp gitti. Öyle ki insan, bulduğu her yeni toprakta bir önceki adımını unuttu, zamanı unuttu, uzağı ve yakını unuttu… Fakat geldiği yerin, gökyüzünün anısını hiçbir zaman unutmadı. İnandığı güçleri yeniden gökyüzüne taşıdı; kimini kanatlandırdı, kimine ölümsüzlüğü bahşetti, kimi denizlere hükmederken kimi gökleri yardı. Ama her birinin hikâyesinde insan kokusu vardı; çünkü İyonyalı ozan Homeros’un, Romalı şair Virgil’in, kayıp cennet peşindeki Milton’un kalemiydi hikâyelerin alın yazısını işleyen. İnsanın öteki hikâyesiydi bu. Ve her insan, kendi inancının yaratıcısıydı bu tanrılar dünyasında.
Antik Çağ’dan günümüze uzanan yüzyıllar boyunca nice söz uçmuş, yazısı kalmıştır. Ama sözlerin uçuculuğu, inançlara dokunamamış; insan, yüreğinde taşıdıklarını nesiller boyu yitirmeden zamanın bugünkü noktasına kadar getirmiştir. Yine de bütünüyle berrak değildir anlatılanlar. Biraz gölgeli, biraz buğulu, bir yanı gizemden örtülerle hep bilinmez kılınmıştır. Bu yüzden insanın zihninde ve en çok da hayal gücünde açılması gereken bir kilit olarak kalmıştır insanın öteki hikâyesi. Böylesine zengin, gizemlerle dolu mitoloji mirası, 1960’larla beraber kil tabletlerden beyazperdeye taşınmaya başlamıştır. Hazırlanma süreçlerindeki titiz çalışmalar ve kapsamlı araştırmalar dolayısıyla tarihi gerçekliklere dokunan bu filmler, diğer yandan fantastik özellikleriyle merakımızı doyururken efsaneleri ve destanları yaşatmaya devam etmiştir.
Peki, bizler her yeni gün yeryüzündeki hikâyemizi yaşarken gökyüzündeki öteki hikâyemizde neler oluyor? Gelin, seçtiğimiz filmlerle geldiğimiz gökleri, yarattığımız inançları yeniden hatırlayalım:
Not: Filmler yapım yıllarına göre kronolojik olarak sıralanmıştır.
Medea (1969)
Ünlü trajedilerin sinemaya uyarlandığı bir dönemde Euripides’in “Medea”sını beyazperdeye taşıma cesaretini, 69 yılında İtalyan yönetmen Pasolini gösterir. Usta yönetmen, trajedinin kurgusuna uygun ve doğal bir mekân olarak Türkiye’de Nevşehir-Göreme bölgesini uygun görmüştür. Başrolde ünlü soprano Maria Callas ve Giuseppe Gentile gibi isimlerin yer aldığı film, güçlü oyuncu kadrosuyla döneme yankısını vurmuştur. Bunun yanı sıra çekim yeri dolayısıyla ülkemizde de büyük ses getiren filmdeki figüran oyuncuların çoğunu, Göreme bölgesindeki yerli halkın oluşturduğunu da dipnot olarak geçelim.
Clash of the Titans (1981)
Eski dönem filmlerinden olmasına rağmen Yunan mitolojisini konu alan yapımların en renkli ve başarılı örneklerinden olan Clash of the Titans, Yunan tanrılarının aşk, savaş, nefret ve barış gibi duyguları en tutkulu şekilde yaşadıkları dünyanın kapılarını bizlere aralıyor. Filmde denizler tanrıçası Thetis’in (Maggie Smith) oğlu ile evli olan prenses Andromeda, tanrılar tanrısı Zeus’un sevgili oğlu Perseus’u güzelliğiyle büyüler. Ancak Perseus’un Andromeda’ya olan aşkı, tanrılar katındaki dehşetli bir savaşı başlatırken bu savaş, büyük Yunan mitolojisine mâl olacaktır.
The Odyssey (1997)
İthaca kralı Odysseus’un efsanevi yolculuğu ve bu sırada yaşadığı maceralar, yüzlerce yıllık destanlardan uzanarak bu kez bir dizi hâlinde ekranlarımıza konuk oluyor. Dizide truva Savaşı’ndan sonra ülkesine dönerken tutsaklıktan doğal afetlere, kral Odysseus’un başına gelmedik felaket kalmıyor. Tüm bu heyecan dolu serüveni anlatan dizi, başrolde Armand Assante, Greta Scacchi, Isabella Rosselini gibi isimleri bulunduruyor. Ayrıca çekimleri Malta ve Türkiye’de gerçekleşen dizide Anadolu’nun tuzu da var.
The Scorpion King (2002)
Homeros destanlarını Mısır inançları ile bir araya getiren, böylece adeta bir mitoloji mozaiği olan The Scorpion King’de, karakterlerin yanı sıra birbiriyle iç içe geçmiş kurgularda pek çok efsanenin izini bulmak mümkün. Chuck Russel’ın yönettiği ABD yapımı film, The Mummy Returns’ten (2001) hatırlayacağımız kahraman Mathayus’un (Dwayne Jhonson), yaşadığı topraklara saldıran Memnon ve ordusuyla aralarındaki savaşı anlatır. Büyü, kader, kehanet gibi mistik unsurlarla zenginleşen anlatım, yepyeni bir destan olarak karşımıza çıkar. Nitekim filmin afişlerinde de yazıldığı gibi destanımızın kahramanı Mathayus, bir savaşçı, efsane ve kraldır.
Troy (2004)
Şüphesiz, Brad Pitt, Orlando Bloom ve Eric Bana isimleri yan yana gelince akıllara şimşek hızıyla düşen film, Truva Savaşı’nı anlatan efsane yapım, Troy’dur. Homeros’un aynı adlı eserinden uyarlanan ve ucunun, Anadolu topraklarına dokunduğuna inanılan Troy, güzeller güzeli prenses Helen’in (Diane Kruger), çapkın prens Paris (Orlando Bloom) tarafından kaçırılmasıyla birlikte Truvalılar ve Yunanlılar arasında ortaya çıkan destansı savaşı anlatır. Yönetmenliğini Wolfgang Petersen’ın yaptığı film, görsel unsurları ve masalsı anlatımıyla epik şiirin beyazperdeye en başarılı yansımalarından biridir.
Eragon (2006)
Uzakdoğu mitolojisinin simgesi hâline gelen dev kanatlı, ateş topu ejderhalar, çoğu fantastik filmin de olmazsa olmazıdır. Eragon da bir ejderha terbiyecisinin hikâyesini konu alır. Kötü kral Galbatorix tarafından acımasızca yönetilen Alagaesia ülkesinin kaderi, cesur köylü Eragon’la birlikte değişecektir. İlk başta sıradan bir taş sandığı şeyin aslında bir ejderha yumurtası olduğunu anlayan Eragon, kaderinde yazan destanın kahramanı olma yolunda ilerlemeye başlar. Yumurtadan çıkan ejderha Saphira, büyücülere ve güçlü ordulara karşı koymada Eragon’un hem silahı hem de yegâne dostu olur.
Beowulf (2007)
Anonim olarak yüzlerce yıldır çeşitli versiyonlarıyla anlatılagelen ve İngiliz Edebiyatı’nın temel taşlarından olan Beowulf destanı, Anglosakson tarihinin miladı niteliğindedir. Robert Zemeckis de kameranın karşısına geçip kolları sıvayarak destanı bugün XXI. yüzyılın sinema dilinde yeniden yazar. Angelina Jolie, Ray Winstone gibi oyuncularla güçlü bir kadroya sahip olan 2007 yapımlı animasyon film, destana sadık kalarak güçlü kahraman Beowulf’un, canavar Grendel’i öldürmesiyle Danimarka kralı oluşunu, bu şekilde de bugünkü Avrupa’nın doğuşunu anlatır.
Persey Jackson & Olypmians: The Lightning Thief (2010)
Rick Riordan’ın ödüllü kitap serisinden uyarlanan Persey Jackson trilojisinin ilki 2010 yılında, Türkçeye Şimşek Hırsızı olarak çevrilen filmle başlar. Yunan mitolojisini modern zamana taşıyan filmde Poseidon’dan Zeus’a, yarı keçi Safir’den Athena’ya kadar hemen her karakterin XXI. yüzyıldaki karşılığını bulmak mümkündür. Serinin ilk filminde birtakım psikolojik sorunlarıyla nispeten tuhaf bir ergenlik geçiren Persey Jackson (Logan Lerman), kendini ansızın inanılmaz bir suçlama içinde bulur: Öfkeli tanrıların iddiasına göre Zeus’un şimşeğini çalmıştır! Tanrılar da bunun bedeli olarak Persey’in annesini alırlar. Sıradan bir hayat sürerken yaşayan bir mitolojinin ortasına düşen Persey, şimdi annesini kurtarmak için kayıp şimşeği bulmak ve Zeus’a teslim etmek zorundadır. Bir modern mitoloji parodisi olarak da kabul edilen Persey Jackson & Olypmians: The Lightning Thief, eğlenceli bir macera filmi.
Thor (2011)
İskandinav mitolojisinin tanrılarını ve kahramanlarını bir araya getiren Amerikan yapımı film, aynı zamanda yüzyıllar öncesine ait inançları modern çağa taşıyor. Filmde tanrı Odin’in iki oğlundan biri olan Thor, krallığın yeni varisi olarak seçilir. Ancak kibir ve güç hırsı, Thor’un gözlerini öylesine kör etmiştir ki babasına karşı gelmeye başlar ve bunun sonucunda da ceza olarak XXI. yüzyıl dünyasına gönderilir. Neye uğradığını bilemeyen Thor, öfke ateşiyle her yöne saldırırken gerçek babasının Odin olmadığını öğrenen kardeşi Loki, hayal kırıklığının getirdiği galeyanla ayrı bir tehlike unsuru hâline gelerek tahtın başına geçer. Bu noktadan sonra iki ayrı başa bölünen güç, hem bir kardeşler savaşına hem de büyük çerçevede kibir ve irade imtihanına dönüşür. Başrollerinde Natalie Portman, Chirs Hemsworth, Anthony Hopkins gibi usta isimler bulunan film, mitoloji, aşk ve bilim kurguyla örülü, pek çok kişinin beğenisini kazanmış renkli bir macera öyküsü.
Immortals (2011)
Mitoloji genelinde neredeyse hiç son bulmayan savaşlarıyla en çok öne çıkan, şüphesiz Yunan mitolojisidir. Yönetmenliğini Tarsem Singh’in yaptığı fantastik film Immortals da Yunan tanrılarının savaşlarını yeniden ölümlüler dünyasına taşıyor. İnsanlığın kaderi, Zeus tarafından Kral Hyperion’a karşı savaşması için seçilen savaşçı Theseus’un elindedir. Ancak güçlü kahramanın karşısında sıradan bir ölümlü değil, tüm güçlere hâkim olabilecek efsanevi Epirus Yayı’nın peşindeki hırslı kral vardır. Bir yandan bu yayı elde ettiği takdirde, büyük bir tehlike olan Titanları da serbest bırakacak olan kral, diğer yanda tanrısal güçlere karşı yalnızca bir insan olan Theseus’un konumu, kahramanı oldukça zorlu bir savaşa mecbur bırakır. Peki, maceranın sonunda ölümsüz olan tanrılar mıdır, insanlık mı?
Gaten Ragnarok (2013)
Kıyamet günü, yüzyıllar önce İskandinav mitolojisine “ragnarök” adıyla geçer. İnanca göre ragnarök’le beraber savaş ve ölüm tüm dünya üzerine çökecek, tanrılar ve insanlar her yeri kavuran ateşte beraber yanacaktır. Ragnarök miti üzerine derin bir çalışma yapan arkeolog Sigurd Svendsen (Pal Sverre Hagen) da Norveç ve Rusya sınırında gizemli bulgulara rastlar. Araştırmalarını burada yürütmeye karar veren doktor, bu mitolojik yolculukta karşılaşacağı tüm tehlikeleri göze alır ve iki çocuğuyla birlikte gizemli efsanenin peşine düşer. Ancak yolculuk ekibinin bilmediği bir şey vardır; efsane, yalnızca anlatılagelen hikâyelerden ibaret değil, ruhların tehlikeli boyutta var olduğu bir gerçekliktir. Peki, doktor ve arkadaşları, bu gerçeğin farkına ne zaman varacaktır? Mitolojinin gerilimle buluştuğu Gaten Ragnarok, heyecan arayanların keyifle izleyeceği bir yapım.
Hercules (2014)
Bundan tam otuz beş yüz yıl önce dünya, yarı insan yarı tanrı olan bir kahramanın adıyla yankılanmaktadır. Bilinen en güçlü ölümlü olan bu korkusuz kahraman, Herkül, on iki unutulmaz serüvenin ardından ailesini yitirmiş, tanrılara sırt dönmüş bir hâlde tek başına kalır. Savaşmak, mücadele etmek, gücünü ortaya koymak artık Herkül’ün sahip olduğu tek yaşam amacıdır. Tam da böyle bir zamanda rastladığı altı savaşçı, Thrace kralı tarafından orduyu eğitmek üzere görevlendirilmiştir. Herkül, gözleri birbirinden kara olan bu savaşçılara katılır ve esas mücadelenin, bir düşmana saldırmaktan çok, gücün yanında zekâyı da kullanarak bir insanı eğitmek olduğunu görür. Bu, aynı zamanda Herkül’ün kendi içsel eğitimi olacaktır. Savaşın acımasızlığını gözler önüne seren güçlü sahneleriyle Hercules, sıkı bir drama ve macera filmi.
Gods of Egypt (2016)
Mitoloji üzerine en taze yapım, 2016 yılında yönetmenliğini Alex Proyas’ın yaptığı Gods of Egypt’la karşımıza çıkıyor. Mısır inancına göre güneş tanrısı Ra’dan sonraki nesli konu alan filmde yoksul bir işçi köle olan Bek, kötülük hükümdarı Set’e karşı tanrı Horus’la bir anlaşma yaparak yaşamını yitiren sevgilisini hayata geri getirmeye çalışır. Bunun için de Horus’la uzun, tehlikeli mitolojik yaratıkların beklediği, oldukça zorlu geçecek olan bir yolculuğa göğüs germesi gerekmektedir. Bek için bunu göze almak hiç zor olmaz; çünkü o, filmin sonunda tanrılarla insanları tek bir noktada birleştiren yüce gücü, aşkı taşımaktadır. Vasat sınırında bir yapım olsa da Mısır mitolojisini eğlenceli bir üslupla anlatan film, Brenton Thwaites, Nikolaj Coster- Waldau, Gerard Butler gibi oyuncularla sunduğu görsellik ve mitoloji severler için heyecan dolu sahneleriyle kendini izletiyor.