Frank Beauvais’nin belgeseli, binlerce filmin yetmiş beş dakikalık bir montajından ve Beauvais’nin kendi seslendirmesinden oluşuyor. Sevgilisinden ayrıldıktan sonra Paris’ten daha kolay yaşayabileceğini düşündüğü, doğayla iç içe olan Alsace bölgesine taşınan yönetmen; işsiz, parasız, arabasız ve depresyonla geçirdiği bu yılı, eline kamera alarak değil; izlediği filmlerden kareleri kurgulayarak anlattığı bir belgesel ortaya koyuyor. Bu montajın üstüne de ustalıkla yazılmış, film izleme takıntısının nedenlerini ve sonuçlarını bulmaya çalıştığı bir anlatı seslendiriyor. Varoluşsal krizinin, umutsuzluğun ve depresyonun ortasında günde 4-5 film izleyen Beauvais, bu durumunu “film blumia” olarak adlandırıyor, sanki bir hastalıkmış gibi ki belki de gerçekten öyle, bu derece hızla film tüketmek şüphesiz ki film sevgisinden çok bir takıntıya işaret ediyor. Bu filmleri robotik bir şekilde tüketip seyircisine geri kusması “film blumia” tanımını mantıklı kılıyor. Beauvais film takıntısının arkasında kişisel, hatta belki toplumsal etkenleri, aşırı sinefilliğin insan psikolojisine etkisini veya nedenlerini kendi bakış açısından ve deneyimlerinden yorumluyor.
2019’da Berlinale Forum’da gösterilen film, aynı zamanda Dokufest, Lumiere Ödülleri, Stockholm Film Festivali gibi festivallerde aday gösterilmiştir.