Hotel Chevalier (Yön. Wes Anderson, 2007)
Hotel Chevalier, lüks bir Paris otelinde saklanarak geçmişinden çaresizce kaçmaya çalışan Jack Whitman’ı odağa alıyor. Eski kız arkadaşı Jack’in izini bulunca, otel odasında bir buluşma gerçekleşir. Wes Anderson, bir cinsel kaçamaktan yararlanıp iki karakter arasındaki kuvvetli, melankolik ve oldukça karmaşık olan bağı izleyiciye aktarmaya çalışır. Diyaloglar karakterler hakkında bilgi vermekten çok bu amaca hizmet eder.Yönetmen, filmindeki romantizmi aşk tabloları üzerine inşa eder. Bu bağlamda her sahne ayrı birer tablo gibidir.
Renkler, müzik ve kamera kullanımlarıyla size bir “Wes Anderson filmi” izlettiren Hotel Chevalier yönetmenin 2006 yapımı The Darjeeling Limited isimli filminin prologu olma özelliğini taşıyor.
Simulacra (Yön. İlker Canikligil, 2001)
“Hayatım şu sonu olmayan boktan bilgisayar oyunlarına benziyor.”
Simulacra, monoton bir hayatın içinde boğulan bir adamın, hayatının anlamsızlaşması üzerine yavaş yavaş gerçelikten kopuşunu aktarıyor. Ana karakter hem hayatını anlamlandırmak için aşkın bir güç arıyor, hem de ona meydan okuyarak bir kaçış arıyor. Bu kaçış arayışı monotonluğunu bir anlamda kırıyor, fakat tıpkı Pi (1998) filminde gördüğümüz gibi, karakter gittikçe yalnızlaşıyor ve kendi gerçekliğini yaratmaya başlıyor.
Simulacra, yönetmenin ilk filmi. Film, Clermont-Ferrand Uluslararası Kısa Film Festivali’nden 2002 yılında ödülle döndü. Yönetmenin ekibimizle yaptığı röportajı sitemizde bulabilirsiniz.
Atakan Özkan