Bitmiş Aşklar Müzesi (2017)
Ödüllü fotoğrafçı Murathan Özbek’in ilk kısa metraj filminde Gün Koper, Büşra Develi ve Ahmet Rıfat Şungar rol alıyor. Zagreb ve Los Angeles’te bulunan Bitmiş İlişkiler Müzesi’nden esinlenilerek kurgulanan filmde, Ali karakterinin hayali aşklarının hikayesi anlatılıyor.
Ali, insanlarla iletişim kuran biri değildir. Bir gün, Bitmiş Aşklar Müzesi adında bir müzenin kurulacağını öğrenir ve orada çalışmak üzere başvuruda bulunur. Müzede, biten aşklara ait anıları barındıran eşyalar sergilenecektir. Eski aşıklar birer birer biten aşklarına ait eşyaları müzeye bağışlamaya başlarlar. Hiç yaşamadığı aşkların hayalini kurabilmek için yavaş yavaş gerekli malzemeyi toplarken Ali’yi ilgilendirmeyen tek şey, bu eşyaların sahip olduğu gerçek anılardır. Ali, bir zamanlar yaşanan aşkları hayal ederken aşıkların mutluluğuna dokunur çünkü Ali’nin bu müzeye bağışlayabileceği hiçbir şeyi yoktur. Esrarengiz birinin müzeye bir kutu içinde bıraktığı eşyaların tanık olduğu aşk ise Ali’yi diğerlerinden daha çok etkiler. Hayallerinde yaşayan Ali, artık o aşkın bir parçasıdır. Eşyaların sahibine kapılan Ali, hiç beklemediği bir anda gerçekle karşılaştığında ise tıpkı boyacı Halil’in Meral’i ya da Mecnu’nun Leyla’yı reddetmesi gibi gerçekten kaçacaktır.
Hevêrk / Çember (2016)
Yönetmen Ruken Tekeş’in ilk kısa filmine konu olan hikaye yönetmenin babasının başından geçen gerçek bir olaya dayanıyor.
Mezopotamya’da farklı etnik kökene, dine ve dile sahip çocuklar birarada yaşamaktadır. Öğretmenlerinin o hafta ‘O’ harfini öğretmesi, Ezidi olan Zelal’in hayatını bir anda karabasana dönüştürecektir. Ezidi inancına sahip birinin bir çember içine alınması halinde bu kişinin çemberden çıkamadığını bilen sınıf arkadaşları, tenefüs sırasında Zelal’in etrafına bir çember çizerler. Tenefüs bitip de ders başlamasına karşın Zelal o çemberin içinden çıkamamıştır. Zelal’in yokluğunu fark eden öğretmeni ve sınıf arkadaşı Zeki, Zelal’in yardımına koşacaktır.
Senaristliğini ve yönetmenliğini Ruken Tekeş’in yaptığı filme konu olan hikaye, yönetmenin babasının başından geçen gerçek bir olaya dayanıyor. Filmin sular altında kalacak olan Hasankeyf’te çekilmiş olmasının yanı sıra film hakkında bir diğer önemli bilgi ise yönetmenin ilk kısa filmi olan Hevêrk / Çember’in 69. Cannes Film Festivali’nin kısa film bölümünde gösterilmek üzere ‘2016 Cannes Court Metrage’a davet edilmesidir.
Ezgi Ulukoca