13. MyFrenchFilmFestival kapsamında gösterimde olan La Traversée (2021), özellikle izlenimci tarzdaki görselliğiyle ön plana çıkar. İki kardeş, Kyona ve Adriel, anne, baba ve kardeşleriyle ormanlarla çevrili Novi Varna köyünde yaşamaktadırlar. Bir gün bir grup zorba köylerine saldırır ve ortalığı ateşe verir. Dahası, köy sakinlerini tehdit ederek yaşamı onlar için çekilmez bir hâle getireceklerini belli ederler. Bunun sonucu Kyona, Adriel ve ailesi, o zamana kadarki hayatlarının tümünü geçirdikleri köylerinden, yani evlerinden ayrılmak zorunda kalırlar. Yolculukları özgür yaşayabilecekleri sınır ardı topraklara ulaşma ümidiyle başlar. Oysaki bindikleri trende Kyona ve Adriel dışında hiçbiri yolculuklarına devam edemez. Bir gün, sınırın ötesinde buluşmak üzere sözleştiklerinde Kyona, kardeşi ve kendisi için kararlıdır. Yolları ailesi olmayan çocukların birbirlerinin ailesi olduğu bir sokak kampından, çocuk sahibi olmak için çocukları parayla satın alan zengin bir çiftin malikânesinden geçer. Kara kışın hüküm sürdüğü karanlık bir ormandan, yardımsever bir cadının evine; renkli bir sirkten sınırın tam kenarındaki bir toplama kampına uzanır. Bu yolculuklarında Kyona ve Adriel, zaman zaman kaybolur, birbirini kaybeder veya umutlarını yitirirler ancak tünelin ucunda sınırın ötesindeki özgürlüklerin ülkesinin olup olmadığı filmin sonuna dek gizemini korur.
Tatsız bir masal kitabının sayfalarını çevirirken gözümüze takılan portrelerin her biri, günümüzde hiç uzak olmadığımız yaşamları anlatır. Bir sınırı geçebilmenin çok katmanlı hikâyesi, yalnızca hayatta kalmanın mucizevi olduğu topraklardan “herkes için var olamayan özgürlüğe” yapılan hazin yolculuğun imkânsızlığını bizlere bir kez daha hatırlatır.