Doğa tarafından tanınamayacak bir varlığın eşlik ettiği bir ortamın sessizliği ne denli güvenilirdir? İzlanda’nın sessiz ve uçsuz bucaksız doğasında geçen film, çocuk sahibi olamayan bir çiftin, bir gün ahırlarında dünyaya gelen sıra dışı bir kuzuyu evlat edinmesini konu alır. Filmde, kuzu ile insanın karışımı olan bu yaratığın doğumu, âdeta bir tabu ihlali olarak karşımıza çıkar ve izleyiciyi tekinsiz bir atmosferin içine hapseder. Karakterler arasında açıkça dile getirilemeyen, yalnızca olduğu gibi kabul edilmek zorunda kalınan bu durum; insan ruhsallığında bastırılmış olan, tanımlanamayan varoluşsal dehşetin sinematografik bir temsiline dönüşür. Maria’nın yaratığa gösterdiği şefkat, doğayla arasında sembolik bir bağ kurar. Ancak bu bağ karşılıksız değildir; doğa, her verdiğinin karşılığında zamanı geldiğinde bedelini talep eder.
Valdimar Jóhannsson’un ilk uzun metrajlı filmi Lamb, dünya prömiyerini 2021 Cannes Film Festivali’nin “Un Certain Regard” (Belirli Bir Bakış) bölümünde yaparak “Özgünlük Ödülü”ne layık görüldü ve sinema dünyasına iddialı bir giriş yaptı. İzlanda sinemasının bu çarpıcı örneği, 2022 Edda Ödülleri’nde toplam 12 dalda ödül kazanarak büyük bir başarıya imza attı.