Şilili belgesel yönetmeni Patricio Guzmán, 70’lerin sonunda yönettiği üç parçalı belgesel film serisi The Battle of Chile ile tanınırlık kazanmıştır. 1973 Şili parlamento seçimleriyle açılan bu üçleme, Guzmán’ın kendi vatanı Şili’nin siyasetine olan kişisel bağını tescillemekle kalmayıp, onun bir belgesel film yönetmeni olarak sanatçı kimliğini oluşturmasında da kilit rol oynamıştır. Mi país imaginario ile Guzmán, The Battle of Chile’den yaklaşık kırk yıl sonra, Şili’nin güncel siyasetine bir belgeselci olarak yeniden mercek tutar. Hedefi ise izleyiciye kendi gözünden o günden bugüne nelerin değişip nelerin zamana direndiğini gösterebilmektir.
Film, 2019 yılında Şili’nin başkenti Santiago’da bir isyanın patlak vermesiyle açılır. İsyanı başlatan ise metro geçiş ücretlerine gelen zam ve bu zamma genç nüfusun tepkisidir. Bu belgeseli yaptığında 80 yaşında olan Guzmán, bu minvalde bir isyanın hayatı boyunca beklediği ve uğruna çalıştığı olay olduğunu belirtir: sokaklarda adalet, eğitim, sağlık ve yeni bir anayasa talep eden bir milyondan fazla insan. 70’lerdeki Pinochet askeri diktatörlüğü sırasında dayatılan katı kuralların yerini alacak bir toplumsal ve anayasal hak arayışı ülkenin dört bir yanına nüfuz eder. Mi país imaginario, protesto görüntüleri ve aktivist liderlerle -film boyunca yalnızca kadınlarla röportaj yapılmıştır- yapılan röportajlar aracılığıyla Şili’nin kaotik tarihini çağdaş toplumsal hareketlerle ilişkilendirir.
Mi país imaginario, Şili ve güncel Latin Amerika siyasetine ilgi duyanların kaçırmaması gereken bir belgeseldir.