MUBI, dünya festivallerinde dikkat çekmiş yapımlardan oluşan geniş seçkisini nisan programında sinemaseverlerle buluşturuyor.
Volkan Üce’nin turistik bir otelde çalışmaya başlayan iki gencin hayallerini anlattığı, 58. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde En İyi Belgesel seçilen Her Şey Dahil; Serhat Karaaslan’ın 2021 Sundance Film Festivali’nden ödülle dönen kısa filmi Suçlular; Nadav Lapid’e Cannes’da Jüri Ödülü kazandıran Ahed’in Dizi; Nabil Ayouch’un gettoda müziğin özgürleştirici gücünü anlattığı, Altın Palmiye adayı Kazablanka Ritimleri; 41. İstanbul Film Festivali’ndeki gösteriminin hemen ardından izleyicilerle buluşacak stop-motion animasyon Kurt İni ve çok daha fazlası MUBI’nin nisan programında yerini alıyor.
Her Şey Dahil (Volkan Üce, 2021)
58. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde en iyi belgesel seçilen Her Şey Dahil, Akdeniz kıyılarında bir otelde işe başlayan iki gencin öyküsü aracılığıyla bir memleket manzarası ortaya çıkarıyor. Volkan Üce’nin gösterildiği her festivalde büyük ilgi uyandıran filmi, biri 18 diğeri 25 yaşında, ikisi de toy, hayata yeni atılmış İsmail ve Hakan’ın yaşadıklarını ince bir mizahı da elden bırakmadan, taptaze bir üslupla anlatıyor. Dünyanın dört bir yanından insanların bir araya toplandığı otel, kültürel çatışmaların, sınıfsal uçurumların, çağımıza has yapaylıkların ve açmazların apaçık görünür olduğu bir mekan olarak, kendi başına güçlü bir karaktere dönüşüyor.
Suçlular (Serhat Karaaslan, 2021)
Dünya prömiyerini 2021 Sundance Film Festivali‘nde yapan Suçlular, bu prestijli festivalde Jüri Özel Ödülü‘nü kazandı. Evlilik cüzdanları olmadığı için şehirdeki otellerden geri çevrilen genç bir çifti anlatan, Serhat Karaaslan imzalı öykü, son yıllarda sinemamızdan çıkan en heyecan verici kısa filmlerden.
Ahed’in Dizi (Nadav Lapid, 2021)
Bir önceki filmi Eş Anlamlılar ile Berlinale’de Altın Ayı’yı kucaklayan Nadav Lapid, Cannes’da Jüri Ödülü kazanan yeni filminde, ıssız bir çölde varoluşsal bir savaş veren, hem kendi benliğiyle hem de İsrail toplumuyla kavgaya girişen bir yönetmenin portresini çiziyor.
Kazablanka Ritimleri (Nabil Ayouch, 2021)
Nabil Ayouch’un 2021’de Cannes’da Altın Palmiye için yarışan filmi, Kazablanka’daki yoksul bir bölgede hip hop ritimleriyle ilerleyen, müziğin özgürleştirici gücünü kuşanan gümbür gümbür bir gençlik öyküsü.
Çeneni Kapa ve Piyano Çal (Philipp Jedicke, 2018)
Daft Punk, Drake, Jarvis Cocker gibi müzisyenlerle beraber çalışmış piyano virtüözü Chilly Gonzales’in müzikal serüvenini takip eden belgesel, sanatçının yaşamının farklı duraklarına uğrarken Berlin’in 90’lardaki yeraltı sanat dünyasından günümüz Paris’ine ihtişamlı bir yolculuğa çıkmamızı sağlıyor.
Songs For Drella (Ed Lachman, 1990)
Unutulmaya yüz tutmuş bu gizli hazinede, The Velvet Underground’dan tanıdığımız iki efsane, Lou Reed ve John Cale’i, Andy Warhol’a adadıkları albümü icra ederken izliyoruz. Usta görüntü yönetmeni Ed Lachman’ın imzasını taşıyan bir konser filmi.
Kurt İni (Cristóbal León ve Joaquín Cociña, 2010)
Şilili ikili Cristóbal León ve Joaquín Cociña’nın hayranlık uyandıran bir stop-motion tekniğiyle hayata geçirdikleri Kurt İni, Güney Amerika’nın tarihine ve Nazilere göndermelerle dolu politik bir peri masalı.
Kötü Kedi Şerafettin (Ayşe Ünal ve Mehmet Kurtuluş, 2016)
Bülent Üstün’ün L-Manyak’ta yarattığı unutulmaz çizgi karakterinin beyazperde macerası. Lafını sakınmayan, kimseye minnet etmeyen, ağzı bozuk Şero’yu beyaz perdeye taşıyan Anima İstanbul Stüdyosu, sinemamızın ilk yetişkinlere yönelik animasyonuna imza atmıştı.
Soğuk Büfe (Bertrand Blier, 1979)
Fransız sinemasının ustalarından Bertrand Blier’nin suç filmlerine dair kalıpları tersine çevirdiği, Gérard Depardieu’nün parıldadığı bu unutulmaz kara komedi, aynı zamanda dönemin Fransa’daki ruh halinin de bir aynasına dönüşüyor.
Gizli Kimya (Shane Carruth, 2013)
Farklı türlerden beslenen, tanımlanması zor, metafizik öyküleriyle Amerikan bağımsız sinemasında özgün bir ses olduğunu kanıtlayan Shane Carruth’tan, gerçeklik algılarımızı sarsan romantik bir gerilim.
Pasolini’nin Tutkuları
MUBI, sinema tarihine en derin izlerden birini bırakmış Pier Paolo Pasoli’nin 100. yaşını özel bir seçkiyle kutluyor. Kutsal addedilen her şeye savaş açan İtalyan ustanın cinsel ve siyasi devrimlerin çağıltısıyla yükselen tabu yıkıcı sineması, 7 filmlik kapsamlı bir toplu gösterimle nisan ayında sinemaseverlerle buluşuyor. Aynı zamanda bir şair ve romancı olan Pasolini’nin kendi metinlerinden ilham alarak çektiği ilk filmi Dilenci’den İtalyan sahillerinde dolaşıp halka cinsellik hakkındaki düşüncelerini sorduğu Aşk Buluşmaları’na, yönetmenin her daim tutkulu, gelenekleri sorgulayan sinemasından ikonik örnekler.
Lütfi Ömer Akad: Göç Üçlemesi
“Ustasız Usta” Lütfi Ömer Akad, melodramlara getirdiği yalın, gerçekçi yaklaşım ve sokağa indirdiği kamerasıyla, sinemamızda pek çok kuşaktan yönetmene ilham olmuş bir isim. Akad’ın Türkiye’nin iç göç meselesini hem toplumsal boyutları hem de bireysel yansımalarıyla aldığı efsanevi üçlemesi, sayısız araştırma ve yazıya kaynak olmuş, 1973 yapımı klasik Gelin’le başlıyor.
Reis Çelik: İki Film Birden
NAZIM HİKMET ZİYARETÇİN VAR, IŞIKLAR SÖNMESİN, HOŞÇAKAL YARIN gibi filmleriyle 90’lı yıllarda pek çok ödül kazanan Reis Çelik, meselesi olan bir sinema geleneğini 2000’lere kadar taşımış, sinemanın pek çok kolunda uzun yıllar emek vermiş bir isim. Reis Çelik’in Ardahan’da, büyük usta Tuncel Kurtiz ve yöre halkıyla beraber çektiği İNAT HİKAYELERİ, sinemanın kolektif yapısına ve coğrafyayla olan dolaysız ilişkisine tanıklık etmemizi sağlarken, Berlinale’de Kristal Ayı kazanan ve İlyas Salman’ın kariyerinde özel bir yere sahip olan LAL GECE, çocuk gelinler meselesine didaktizmden uzak bir bakış atıyor.
Maskeler ve Bedenler: Bir Malgorzata Szumowska Seçkisi
Polonya sinemasının günümüzdeki en önemli isimlerinden Małgorzata Szumowska, küçük, kendi içine kapalı toplulukların ideolojik açmazlarını hicvetmekte ustalaşmış bir isim. Kapitalizmin kaotik aşırılığı ve dini doktrinler arasında sıkışmış kalmış bir ülkenin farklı veçhelerini resmeden yönetmen, bir yandan da beden politikalarına dair çağrışımlarla dolu işler ortaya çıkarıyor. Szumowska’ya Berlinale’de En İyi Yönetmen ödülü kazandıran BEDEN ve Jüri Büyük Ödülü kazandıran YÜZ, uzun yıllar Avrupa sinemasında ses getirecek bir auteur’ün sinemasına davet niteliği taşıyor.
MUBI Nisan 2022 Programı
1 Nisan – Karda Bir Beyaz Kuş (White Bird In A Blizzard, 2014)
2 Nisan – Kazablanka Ritimleri (Haut et fort, 2021)
3 Nisan – Sadık Bir Adam (L’homme fidèle, 2018)
4 Nisan – Gelin (1973)
5 Nisan – Benim Babam, Benim Oğlum (Soshite chichi ni naru, 2013)
6 Nisan – Aç Kalpler (Hungry Hearts, 2014)
7 Nisan – Kötü Kedi Şerafettin (2016)
8 Nisan – Kutup Çizgisi Aşıkları (Los amantes del Círculo Polar, 1998)
9 Nisan – Ahed’in Dizi (Ha’berech, 2021)
10 Nisan – Küçük Beyaz Yalanlar (Les petits mouchoirs, 2010)
11 Nisan – Aşk Buluşmaları (Comizi d’amore, 1964)
12 Nisan – Rüzgarın Satrancı (Shatranj-e baad, 1976)
13 Nisan – Beden (Ciało, 2015)
14 Nisan – Küçük Kız Kardeşim (Umimachi Diary, 2015)
15 Nisan – Woman at War (2018)
16 Nisan – Çeneni Kapa ve Piyano Çal (Shut Up and Play the Piano, 2018)
17 Nisan – Kurt İni (La casa lobo, 2018)
18 Nisan – Dilenci (Accattone, 1961)
19 Nisan – İnat Hikayeleri (2003)
20 Nisan – Songs for Drella (1990)
21 Nisan – Gençlik Başımda Duman (Heartstone, 2016)
22 Nisan – Arakçılar (Manbiki kazoku, 2018)
23 Nisan – Her Şey Dahil (2021)
24 Nisan – Nocturama: Paris Yanıyor (Nocturama, 2016)
25 Nisan – Aziz Matyas’a Göre İncil (Il vangelo secondo Matteo, 1964)
26 Nisan – Lal Gece (2012)
27 Nisan – Yüz (Twarz, 2018)
28 Nisan – Soğuk Büfe (Buffet Froid, 1979)
29 Nisan – Gizli Kimya (Upstream Color, 2013)
30 Nisan – Suçlular (2021)