İlk filmi Sex,Lies and Videotape (1989)’ten sonra Steven Soderbergh oldukça ilginç bir filme imza atıyor. Son derece absürd, son derece anlaşılması zor bir film olan Schizopolis, aynı zamanda insan ilişkileri üzerine yapılmış eğlenceli bir eleştiri. Film çekilirken yazılmış bir senaryo üzerinden çalışmayan ve doğaçlamalarla filmi çeken Soderbergh aynı zamanda başrolü de üstleniyor. Canlandırdığı iki karakterden biri, bir çeşit “yaşam koçu” olan T. Azimuth Schwitters için konuşmalar kaleme alan bir çalışan ve aile hayatından sıkılmış bir adam olan Fletcher Munson, diğeri ise kadınlara düşkün bir diş hekimi. Bu iki adamın ortak noktası ise Munson’ın karısı. Bir de Elmo Oxygen karakteri var ki, filmin ortasında başka bir filmin ekibi tarafından o filme geçmeye ikna ediliyor! Karakterler arası iletişimsizlik için en güzel örnek ise Munson’ın eşi onun konuşmasını Japonca algılarken, diş hekimininkini İtalyanca, karşılaştığı çekici bir adamınkini Fransızca algılıyor! Schizopolis’in nasıl bir film olduğunu anlamak için izlemek şart.