Doğa Belgeselleri
Sessiz Çığlık: Baraka (1992)
Doğa insanı var etmeye çalıştıkça, insan her geçen gün doğayı katletmeye çalışıyor. Yaşadığımız gezegenin sonunu hiç gözümüzü kırpmadan biz kendimiz getiriyoruz. Dalından ayırdığımız çiçeğin, yuvasından kovduğumuz küçücük bir böceğin dahi yok olmasının ne büyük felaketlere yol açacağını bilemeyen bizler, bozduğumuz ekolojik düzeni yakın zamanda mumla arar hâle geleceğiz. Tabii yakacak bir mum bulabilirsek.
Birçok filmden görüntü yönetmeni olarak tanıdığımız Ron Fricke’in bu sefer yönetmen koltuğunda oturduğu Baraka (1992), kendi gözlerimizle şahit olduğumuz ve en iyi tabirle bir doğa katli belgeseli. 23 ülkede yapılan çekimler sonrası kurgulanan belgeselde kullanılan hareketli görüntülerin her biri için muhteşem görsellik söz öbeğini kullanmak çok yerinde olacaktır.
Tamamen görüntüler ve müzik ile senkronize bir şekilde ilerleyen Baraka, seyircisiyle sözcükler ve diyalogla iletişim kurmadan direkt olarak izleyenin ruhunda yer edinmeyi başarıyor. Çekimlerin yapıldığı ülkeler ve bölgeler kıyaslandığında, belgeseli ikiye ayrılmış olarak yorumlamak da mümkün. Bir tarafta insan eli değmemiş yahut değemeyen Himalayalar varken, bir tarafta Hindistan’ın büyük insan kalabalığına şahit oluyoruz. Belgesellerin izleyiciye verdiği güzel tatlardan biri de bu olsa gerek; hiçbir söze cümleye gerek kalmadan var olanla gerçeği bizlere gösterebiliyor. İnsanlığın gittikçe nasıl fabrikasyon bir yaşama büründüğü gözler önüne serilince film bitiminde yaşadığımız ve bize yaşattırılan hayatı sorgular, aldığımız nefesin ne kadar bize ait olduğunu düşünür hâlde buluyoruz kendimizi.
Evrenin sonsuzluğunu, insanın doyumsuzluğunu kanıtlayan ve doğanın eşsiz yorumuyla tadına doyulamayacak (birkaç kelime öncesindeki ‘insanın doyumsuzluğu’) bizi dünyaya karşı uyandıracak kadar güçlü bir belgesel. Ama istersek.
Nurbanu Gürsoy