Prenses Diana’nın hayatını anlatan, Pablo Larraín’in yönettiği ve başrolünde Kristen Stewart’ın yer aldığı Spencer filminden ilk fragman geldi.
Spencer, bu senenin merakla beklenen filmlerinden biri. Pablo Larraín‘in yönettiği film, Prenses Diana’nın 1991 Noel’inde geçen üç gününe odaklanıyor. Galler Prensi ve Prensesi’nin evliliği çoktan bitmiştir. İşler ve boşanma söylentileri çıksa da, Sandringham Malikanesi’ndeki Noel etkinliği için yeniden bir araya gelirler. Diana ondan istenildiği şekilde davranmaya karar verir. Bu yıl her şey çok daha farklı olacaktır.
Diana’ya Amerikalı oyuncu Kristen Stewart‘ın hayat vermesi tartışmalara neden oldu. Geçtiğimiz yıl Stewart, rolüne nasıl hazırlandığını şu şekilde anlattı: “Aksan, cehennem kadar korkutucu. Çünkü insanlar bu sesi tanıyor ve çok, çok farklı ve özel. Şu anda üzerinde çalışıyorum ve bir lehçe koçum zaten var. Araştırma açısından, iki buçuk biyografiyi bitirdim. Filmi yapmadan önce tüm materyalleri bitiriyorum. Şimdiye kadar var olan en üzücü hikayelerden biri. Sadece Diana’yı oynamak istemiyorum, onu dolaylı olarak tanımak istiyorum. Bu arada, uzun zamandır bir rol oynadığım için bu kadar heyecanlanmamıştım.”
Spencer‘da Stewart’ın yanı sıra Galler Prensi Charles rolünde Jack Farthing, York Düşesi Sarah rolünde Olga Helsing ve 8. Earl Spencer John Spencer rolünde de Thomas Douglas yer alıyor. Sally Hawkins, Timothy Spall, Sean Harris ve Richard Sammel de kadroda yer alıyor. Alman aktör Niklas Kohrt da Prens Andrew rolünde küçük bir role sahip.
Larraín’in yönetmenliği ve Steven Knight‘ın senaryosunun yanı sıra, Spencer‘ın müzikleri Johnny Greenwood‘a ve sinematografisi de Claire Mathon‘a ait.
Venedik’te Gösterilen Dördüncü Filmi
Spencer, 2010 yapımı Post Mortem, Jackie ve Ema‘nın ardından Pablo Larraín’in dünya prömiyerini Venedik’te yapan dördüncü filmi. Filmin ayrıca önümüzdeki ay Toronto Uluslararası Film Festivali‘nde özel bir etkinlik gösterimi de var. Spencer‘ın kasım ayında vizyona girmesi bekleniyor.
Larraín, Diana’nın hayatının sadece üç gününe odaklanmasıyla ilgili olarak; “Bu çok kısa sürede onun kim olduğuna dair daha geniş ve daha büyük bir perspektife girebiliyorsunuz. Hepimiz onun kaderini, başına gelenleri biliyoruz ve oraya gitmemize gerek yok. Nereye gitmek istediğini ve kim olmak istediğini ifade edebileceği bu daha samimi alanda kalacağız” diyor.
