2017 yılında yaptığı ilk kısa filmi Su, ve ardından 2019 yılında çektiği 2. Kısa filmi Arise’la tanıdığımız yönetmen Tolga Okur ile sinemasından, yaşadığı süreçlerden, gelecek planlarından konuştuk. Röportajın sonunda Tolga Okur’a Fransız yazar Marcel Proust’un ismi ile müsemma Proust Anketi’nden seçilmiş bazı sorular yönelttik.
Lisans sürecinde sinema ve televizyon bölümü okuduğunuzu biliyoruz. İlk filminizi çekerken okulunuzun size desteği oldu mu?
Hayır, bir yapım desteği almadık. İki filmim için de hiçbir destek almadım. Fakat ilk filmim için Cannes’a başvuru sonrasında okul konaklama ile ilgili cüzi bir destek sundu.
İlk filminiz Su’yun çıkış hikâyesini anlatır mısınız? Yapım süreci nasıl geçti?
Aslında filmin ismi Su değil, Sudan Sebepler’di. Kurguda Su olarak değiştirdim. Su filmiyle ilişkim henüz bitmedi. Şimdi çekmek için hazırlandığım uzun metraj filmle tekrar Sudan Sebepler hikâyesine geri dönüyorum. Hikâye çok gelişti. Aslında Sudan Sebepler Su filminin dışında bir film. Bir kara komedi. Su’yun hikâyesine dönecek olursam. Filmin başrollerinden biri olan Alper Uzun’la lise arkadaşıyız. Filmin öyküsü gerçek yaşamlarımıza dayanıyor. Eskiden bir Ford Taunus’um vardı. Onunla yaşadığım sorunlar ilk filmim için ilham kaynağım oldu diyebilirim. Beni ne güç durumlarda bıraktığını size anlatamam. Sürekli yolda kalıyorduk. Köylülerden yardım istiyorduk. Bazen telefon çekmiyordu. Filmdeki gibi susuz kalmadık ama kalabilirdik! (gülüyor) Filmin kurgusu çok uzun sürdü 46 dk’lık bir film vardı elimde onu 15 dk’ya indirdim. Kurgu ile tam bir yıl uğraştık.
Bu sizin için iyi bir etüt olmuş diyebilir miyiz? Film beklentilerinizi ne derece karşıladı?
Elbette diyebiliriz! 27 revize aldık kurgucumuz ve görüntü yönetmenimiz Özgün ile beraber. Su ile Cannes Film Festivali’ne gittim.
Cannes Film Festivali’nde Short Film Corner’a gittiniz. Nasıl oldu süreç anlatır mısınız?
Başvurumuzu yaptık ve ardından davet edildik. Bilenler bilir ama bilmeyenler için burada bir duruma açıklık getirmek isterim. Short Film Corner’a yapılan her başvuru kabul almaz. Başvuruları sonrasında davet almayan arkadaşlarımız oldu. Bizim filmimiz kabul aldı ve gittik. On gün kadar oradaydık. Bizim için ufuk açıcı bir deneyimdi. Çok fazla film izledik. İnsanlara kendimizi anlattık. Alanında uzman kişilerle filmi tartışmak inanılmaz bir deneyimdi.
İlk filminiz Su için yurtiçi festival süreci nasıldı?
Çok güzeldi. Ödül alamadık ama seyirci tepkileri güzeldi.
Gelelim ikinci filminiz Arise’a (Uyanış). Arise’da Alper Uzun dışında Göksel Kortay, Haldun Boysan, Selda Alkor, Gülen Karaman, Ümit Belen gibi çok deneyimli bir oyuncu kadrosu ile çalıştınız. Filmin dili İngilizce. Türkiye seyircisi için anlam ifade eden oyuncularla çalışmanıza rağmen neden filmin dilini İngilizce olarak tercih ettiniz?
Aslında bu sorunuzu ikiye ayırarak cevaplamalıyım. Deneyimli oyuncularla çalışmayı tercih etmemizin nedeni, birikimleriyle bize sağladıkları katkı ve kolaylık. İngilizce çekmemin nedeni ise uluslararası arenada var olmak istemem, istememiz. Filmin belirlenen çekim süresi ilk planda yirmi beş gündü. Tümü tamamıyla Türkiye’de çekilmeyecekti. Budabeşte’de başlayacak, Berlin’de devam edecek ve Türkiye’de bitecekti. Vizelerle ilgili bir sorun çıktı ve Türkiye dışındaki çekimler iptal oldu. Değişen tüm koşullar bizi dört günde çekmeye mecbur etti. Hal böyle olunca da en deneyimli kadroyu kurmam gerekti diyebilirim. Neden İngilizce çektik cevabına şunu da ekleyebilirim; Cannes’da Alper’le beraber izlediğimiz birçok film İngilizceydi. Biraz bundan etkilendiğimizi söylememde sakınca yok sanırım. Ayrıca bir gün Türkiye’de Çince bir film de çekebilirim.
Biz sizi iki kısa filminizle tanıyoruz. Kısa film yönetmeni biri olarak başka röportajlarda, çıktığınız TV programlarında kendinizi sıklıkla ‘Bağımsız Film Yönetmeniyim’ diye ifade ettiğinizi duyduk. Size göre bağımsız filmin tanımı nedir?
Özgürlük! Bağımsız sinema, özgür sinema demek. Ayrıca bağımsız sinemanın gişe filmi olmayacağı fikrine de katılmıyorum. İnsanların çekmek istedikleri film için karşılaştıkları engelleri ortadan kaldırmasının yolunu bulması demek bağımsız sinema benim için. En geniş anlamıyla bunu söyleyebilirim.
Türkiye Sineması’ndan kimleri takip ediyorsunuz?
Tolga Karaçelik, Nuri Bilge Ceylan, Mahmut Fazıl Coşkun, Türkiye’den olmasa da Fatih Akın.
Kısa film çekenleri ve kısa filmleri düzenli takip ediyor musunuz?
Sürekli.
Arise’ı çekmekte ülke konjonktürü etkili oldu mu sizin için?
Evet oldu. Olmasındaki sebep ise baskı ve artan gerilim diyebilirim. İnsanlar ya bizdensin ya hiç kimsesin diye rahatlıkla etiketleniyor üstelik bu sadece bizim ülkemizde değil dünyada da böyle.
Kültür Bakanlığı’ndan destek aldınız mı?
Hayır başvuru yapmadım. Bürokrasi için bekleyecek yeterli zamanım yoktu .(gülüyor)
Yeni projeniz Sudan Sebepleri ne zaman izleyeceğiz?
2020 sonunda vizyonda olmasını umuyorum.
Proust Anketi’nden seçtiğimiz sorular ve Tolga Okur’dan aldığımız cevaplarımız şöyle
Mükemmel Mutluluk Sizce Nedir?
Özgürlük
İnsanlarda En Beğenmediğiniz Özellik?
Kibir
Şu an Hayatta Olan ve En çok Hayranlık Duyduğunuz Kişi Kim?
Martin Scorsese
Sizce En Çok Abartılmış Erdem Hangisi?
Bilgelik
Hangi Durumlarda Yalan Söylersiniz?
Sevdiklerimi üzmemek için
Hangi Yeteneğe Sahip Olmak İsterdiniz?
Hayal ettiğim her şeyi izletebilmeyi isterdim
En Büyük Kabiliyetinizin Ne Olduğunu Düşünüyorsunuz?
Cesaret
Sahip Olduğunuz En Kıymetli Şey Nedir?
Nişanlım
Sefaletin En Alt Sınırı Sizce Nedir?
Cehalet
En Beğendiğiniz Karakter Özelliğiniz Nedir?
Liderlik
Favori Yazarlarınız Kimler?
George Orwell, Tolkien, Maksim Gorki
Kendinizle En Çok Özdeşleştirdiğiniz Tarihi Figür Hangisi?
İnek Şaban
Gerçek Hayattaki Kahramanınız Kim?
Kemal Sunal
En Büyük Pişmanlığınız Nedir?
On yedi yaşımdayken Kanlı Şehir filmini çekmemek (arkadaşlarımla birlikte yazdığımız bir hikâyeydi)
Mottonuz Nedir?
Bağımsız Sinema
Sinemanın taze soluğu Tolga Okur’a teşekkür ediyor, yeni çalışmalarını en kısa sürede bekliyoruz 🙂
Mevlüde Karataş