Sinemanın Amerikalı Mucidi: Thomas Alva Edison
Fotoğraf filmi 19. yüzyılın sonlarına doğru George Eastman (1854-1932) tarafından bulunmuş ve Kodak adı altında piyasaya sürülmüştür. George Eastman’in 1888 yılında piyasaya sürdüğü ilk fotoğraf makinelerinde bromür kaplı jelatin film rulosu kullanılmıştır. Ancak fotoğraf filminin bu yapısı nedeniyle müşterilerin filmin banyo edilmesi için makineyi fabrikaya göndermesi gerekmiştir. Telgrafı, gramofonu ve elektrik ampülünü bulan Thomas Alva Edison (1847-1931), filmin selüloitten yapılmasının büyük bir kolaylık sağlayacağını düşünmüş ve bu düşüncesini uygulayarak sinemaya giden yolun önünü açmıştır. Sinemanın Amerika kıtasındaki öncüsü olarak kabul edilen Edison’un ilk kez 2 Ağustos 1889 tarihinde Kodak’a 35 mm eninde film sipariş ettiği bilinmektedir.
Avrupalılara göre ise sinemayı Louis ve Auguste Lumiere adlı iki kardeş bulmuştur. Lumiere kardeşler Salon des Indiens’de icat ettikleri ‘sinematograf’ın halka açık ilk gösterisini yapmışlardır. Ancak yukarıda belirttiğimiz gibi Lumierelerle eş zamanlı olarak Amerika’da da Edison’un aynı konuda çalışmaları bulunduğu için sinemanın mucidinin kim olduğu yönünde görüş ayrılıkları yaşanmaktadır. Aynı şekilde Almanlar da sinemayı Max Skladanowsky’nin (1863-1939) bulduğunu iddia etmektedirler. Her ne kadar bu üç icadın da tarihlerinin birbirine yakın olması nedeniyle sinemanın mucidi konusunda üç farklı görüş olsa da, biz sinemaseverler için son tahlilde önemli olan sinemanın bugün hayatımızın en güzel parçalarından biri olmasıdır. Bu nedenle adları geçen dört mucide de şükranlarımızı bu yazı aracılığıyla sunmuş olalım.
Edison’un sinema buluşuna dair geçirdiği aşamalara ilişkin kısaca bilgi vermek gerekirse; Edison, sesi saptamayı başardığı gramofonun optik alanda bir benzerini üretmeyi tasarlamış ve filmin iki kenarına delikler açarak bu deliklere giren tırnaklarla ilerlemesini sağlayan bir aygıt üretmiştir. 24 Ağustos 1891’de Edison ‘kinetograf’ adını verdiği alıcıyla, ‘kinetoskop’ adını verdiği göstericinin buluş belgelerini almıştır.
Kinetoskop büyük bir tahta kutudur. Üzerindeki bakaçtan bakan bir kişi kutunun içinde gösterilen 15 metre uzunluğunda bir filmi izleyebilmekteydi. Objektifin önünden saniyede yatay olarak 40 görüntü geçerken, bu tek kişilik sinema gösterisi 20 saniye sürmekteydi. 1893 yılında Edison kinetoskopun toplu üretimine geçmiş ve 14 Nisan 1894’de New York City’de ilk sinetoskop salonu açılmıştır. Bu salonda Berber, Cambaz, Güreş, İskoç Dansı gibi adlar taşıyan filmler gösterilmiştir. Filmlerin tümü Edison’un İskoçyalı yardımcısı Kennedy Laurie Dickson’ın yaptırdığı stüdyoda çekilmiştir. Sinema tarihinin bu ilk stüdyosunda kara bir perdenin önünde Dickson tarafından sürekli olarak film çekilmiştir. Stüdyoda çekilen ilk film Fred Ott’s Sneeze (1892) olmuştur. Fred Ott, Edison’un laboratuvarında çalışanlarından biridir ve filmin adından da anlaşılacağı üzere filmde sadece hapşırılmaktadır. İlk oyuncular Edison’un yanında çalışanlarken, zamanla tiyatrocular ve ünlü sporcular da oyuncular arasına katılmış, dönemin ünlü boksörü Jim Corbett’in stüdyoda Pete Courtney ile yaptığı 6 rauntluk maçın filmi ise görülmemiş bir ilgi uyandırmıştır. Kısa sürede ABD’nin başlıca kentlerinde kinetoskop salonları açılmış, Meksika’ya; Avrupa kıtasında da Londra ve Paris’e de ulaşmıştır. Filmler gösterilirken kinetofoto adı verilen bir aygıt aracılığıyla müzik çalınarak seyirci açısından çok daha ahenkli bir atmosfer de yaratılmıştır. *
*Bu yazı hazırlanırken Rekin Teksoy’un Sinema Tarihi Cilt 1, Oğlak Yayıncılık, 2005 eserinden faydalanılmıştır.
Ezgi Ulukoca