Göz Ardı Edilen Yetenek: İlk Kadın Yönetmen Alice Guy (1873-1968)
Birçok tarih kitabında kendisinin adı geçmese de Alice Guy, kurmaca film mucitlerinden biridir. Varlığı 1970’lere kadar göz ardı edilmiştir. Uzun yıllar boyunca yalnızca birkaç filminin günümüze uzandığı düşünülse de 1070’lerde feminist tarihçiler kolları sıvayıp bu yetenekli film yapımcısının hayatını ve eserlerini bir bir ortaya çıkarmaya başlamışlardır. Daha sonraları dünyanın farklı yerlerinde Guy’ın orijinal film baskıları bulunmuştur. Bunların bir kısmı arşivlenirken bir kısmı da dağıtılmıştır.
1873 yılında doğan Guy, orta sınıf bir ailenin dört kızından en küçüğüdür. Yetişkinliğe erişince bugünkü sinema göstericilerinin öncüsü sayılabilecek projektörler üreten Léon Gaumont’un sekreteri olarak işe alınır. Bir süre sonra sorumlulukları artan genç kadın, Gaumont’un stüdyosunda çalışmaya başlar. Mekanik ve sanayici olan Gaumont, kamera ve projektörler üzerinde çalışırken Guy da bilgilendirici sahneler, kısa haberler ve reklam niteliğinde kısa filmler çekerek yönetmenliğe adım atar. Dünyanın ilk kadın yönetmeni unvanı olan Alice Guy’ın 1896 yılında yönettiği The Cabbage Patch Fairy de hikayesi olan ilk film olarak tarihe geçer. Film, lahana tarlasında çocuk yetiştiren bir kadını anlatır.
Bu filmden sonra artık tiyatro sanatçılarıyla çalışmaya başlayan yönetmen, birçok janrda eserler üretir ve filmlerinde değişik kamera açıları kullanmaya başlar. 1905 yılında Victor Hugo’nun Notre Dame de Paris romanından esinlenerek La Esmeralda adlı bir film çeker. Ardından yüksek bütçeli ve çok oyunculu filmi The Life of Christ için bir kere daha yönetmen koltuğuna oturur. Yüzden fazla filmin altında imzası olan yönetmen, yazar ve yapımcı Guy, Gaumont’un ürettiği, ses kaydedebilen Chronophone denilen silindirlerle çalışarak “konuşan resimler” dedikleri görselleri kayıt altına alır. Nihayet 1910 yılında kendi yapım şirketi Solax’ı kurarak üç yüzden fazla filmin yapımcılığını üstlenir.
Kaderin cilvesi; bu dönemde birçok yazar, yönetmen ve set ekibi işe alan Guy’ın ismini hatırlamayan tarihçiler, onun altında çalışanların çoğunu bilmektedirler. Bu kişiler, ilerleyen yıllarda kendi alanlarında popülerlik kazansa da onları sektöre sokan ve yeteneklerini pekiştiren Guy’ın adının anılmaması üzüntü vericidir. Zamanın çok daha ilerisinde yapımlar ortaya koyan Guy’ın filmleri o yıllarda teatral bulunmuş ve hoş karşılanmamıştır. Belki de bu nedenle kendisi çevresi tarafından hiçbir zaman methedilmemiştir.
1920’lerden sonra sinema endüstrisinden çekilen Guy, yıllar sonra sinema tarihi anlatılırken kendisinden hiç bahsedilmemesinden yakınır ve bilinirliğini artırmak için halka açık konuşmalar yapıp anılarını kaleme alır. Ne yazık ki aradığı ilgiyi göremeden 1968 yılında vefat eder.
Efsane Karayılanoğlu Toka