Duygulardan yoksun, giderek robotlaşan, kapitalizmin öne sürdüğü şekilde hep daha fazlasına sahip olmak isteyen bireyler ile değer yargılarının bozulduğu bir dünyada masumiyetin kayboluşunu anlatan bir dram. Kahramanımız Andreas son yılların modern dünyasına uyum sağlamamakta direnen bir adamdır. İşyerindeki herkes son derece güleryüzlü ve yardımseverdir. Ama bir yandan da Andreas, olmaması gereken bir şeyler olduğunu sezmektedir. Bir gün ofisten biri pencereden atlayarak korkunç bir şekilde intihar eder, fakat diğer insanlar cesete dönüp bakmazlar bile. Ardından temizlikçiler herhangi bir şeyi temizler gibi cesedi kaldırırlar. Bu olaydan sonra Andreas hayatın gerçekleriyle yüzleşir ve böyle bir dünyada yaşamanın gereksiz olduğunu düşünmeye başlar. İnsanların yalnızlığı, çaresizliği ve kuşatılmışlığına dair harika bir sistem eleştirisi izliyoruz.