Bir Ruben Östlund filmi olan Triangle of Sadness (2022), Adını burun ile kaşlar arasındaki -genelde botoks ile sabitlenmiş- bölgeden alıyor.
İlk gösterimi 2022 Cannes Film Festivali’nde gerçekleşen Triangle of Sadness, büyük bir övgüyle karşılandı ve bu başarı festivalin en prestijli ödülü olan Altın Palmiye ile taçlandırıldı. İsveçli yönetmen Ruben Östlund ise, The Square (2017) ile bu ödülü ikinci kez kazanmış oldu ve bunu başarabilen sayılı yönetmenlerin (Francis Ford Coppola, Ken Loach, Michael Haneke vb.) arasına adını yazdırdı. Filmi bir yönetmenlik başarısı olarak okumak yanlış olmayacaktır zira işlediği tema ve sinematografisi The Square ile benzer bir zeminde olup, burjuva eleştirisini merkezine alır.
Östlund filmi üç parça hâlinde kurgulamıştır. İlk parçada Carl ve Yaya’yı tanırız. İki meşhur foto-model ve sosyal medya fenomeni olan Carl ve Yaya, birbirlerinin görünürlüğüne ve şöhretine olumlu etki yapacağını düşündükleri bir mantık ilişkisi içindedirler. İkinci parça ise, kusursuz bir gemi alegorisine yer verir. Carl ve Yaya, lüks bir yat seyahatine çıkarlar ve Marksist bir yat kaptanı ve diğer burjuva iş insanlarıyla birlikte seyahat ederler. Üçüncü parçada ise bu insanlar ıssız bir adada mahsur kalırlar ve güç dengeleri altüst olur.
Film, senaryosunun yanı sıra kozmopolit oyuncu tercihleri ve performanslarıyla da dikkat çekmektedir. Harris Dickinson, Charlbi Dean, Dolly de Lion, Zlatko Buric, Woody Harrelson ve daha nice performans göz doldurmaktadır.
Östlund’un aynı formülü kaçıncı kez uygulayıp uluslararası başarılara uzanacağı ise zannediyorum ki herkes için bir merak konusudur.