Selma, Paris’te eğitim almış bir psikanalisttir. Fransa’dan Tunus’a, doğup büyüdüğü topraklara geri dönüp ailesinin evinin çatı katına bir divan yerleştirdikten sonra hasta kabulüne başlar. İnsanların konuşmaya ihtiyacı olduğu fikrinden yola çıkan Selma, alışılagelmiş düzenin çarpıklığı içinde kaybolmamaya çabalayan halk tarafından önyargıyla karşılanır. Onlara göre kimsenin psikanalize ihtiyacı yoktur. Postkolonyal bir züppe olan Selma, bu karanlık ve belirsiz çöldeki zorlu şartlara asla dayanamayacaktır. Fakat bürokrasiye rağmen çalışma lisansı için mücadele veren, mevcut kuralsızlığın kendine özgü kurallarına ayak uydurmaya çalışan idealist Selma şartlara boyun eğmeyecektir.
Yönetmenliğini Manele Labidi’nin yaptığı komedi-drama türündeki Un Divan à Tunis (2019), Fransa-Tunus ortak yapımı olup Toronto Uluslararası Film Festivali ve Venedik Film Festivali başta olmak üzere pek çok festivalde gösterilmiş ve 2019’da Venice Days Seyirci Ödülü’ne layık görülmüştür. Devrim sonrası Tunus’un sosyal yapılanmasını eleştirel bir tavırla parodileştiren film, yabancı olmaya dair bir özdeşimi başkarakter ile izleyiciye sunarken insan olmanın doğasındaki ortaklığı hem teorik hem de pratik yönüyle psikanaliz üzerinden ele almaktadır.