Hirokazu Koreeda
Hirokazu Koreeda, Japonya’nın hala üretmekte olan ve uluslararası anlamda da tanınıp öne çıkmış çağdaş yönetmenlerinden biridir. Yönetmenin ismi, bu yıl Cannes Film Festivali’nde Shoplifters (2018) filmiyle aldığı Altın Palmiye ödülü sayesinde kulağımıza bir kez daha çalınmıştı. Filmlerindeki hikâyelerin her birini kendi kuran Koreeda, çoğunlukla aile içi ve benzeri yakın ilişkileri konu edinerek, insan olmanın farklı hâllerini işlemektedir. Zaman ve değişim kavramlarını da bir köşede tutarak; filmlerinde genellikle “şimdiki zaman”, karakterlerinin geçmişleri ve gelecekleri arasına konumlanmış bir ara istasyon gibidir. Geçmişten gelen belirsizlikler, eksiklikler ve kayıplar onun hikâyelerinin kaynağına dönüşmektedir. Bu konu hakkında Koreeda şöyle söylemektedir: ‘’Filmlerimdeki kişilerin, bir geçmişi ve bir geleceği olan karakterler olarak görüleceğini her zaman hesaba katarım. Ayrıca şunu da düşünürüm ki, filmde işlenen zaman kesiti, karakterlerin geçmişlerinin ve geleceklerinin oluşturduğu bir sonuçtur. İnsanlar onları “şu anda” gibi göreceklerse de, insanların anlayacakları mesele bundan farklı olarak, karakterlerin geçmiş ve gelecek yaşantıları sebebiyle ne durumda olacağıdır.’’
Sinemaya televizyonda yayınlanmak üzere ürettiği belgesellerle başlayan Koreeda, 1995 yılında bir roman uyarlaması olarak çektiği Maborosi (1995) ile kendi kurmaca film dünyasını oluşturmaya başlar. Bu filmde bir kadının, kocasının anlam veremediği intiharı ardından karşı karşıya kaldığı bir eksik oluş hâlini anlatmaktadır. Usul açısından kimi zaman geleneksel Japon sinemasındaki Ozu stili çekim ve sahneler, kimi zaman da daha yenilikçi bir kamera kullanımı mevcuttur.
Koreeda, yeni yüzyılla birlikte filmografisinde kendisine de bir yenilik alanı açar. 2001 yapımı Distance, bu anlamda yeniden keşfetmenin filmidir. Bu filmine kadar belgesel ve kurmaca stillerini ayrı gören yönetmen, ikisini birleştirme girişiminde bulunarak, kendi sesini var etme yolunda cesurca bir yolculuğa çıkar. Hareketli kamerayı çoğunlukla belgeselde, gerçeği ana bağlı kalarak yakalamaya çalışma yolunda kullanırken; bir kurmaca olan Distance (2001)’ta da, yine benzer şekilde oyunculardan gelen duygu durumlarının yakalanmasında kullanır. Filmde, dört kişinin ölen yakınlarıyla olan ilişkilerinin onları geçmiş üzerine bir düşünme sürecine itmesiyle birlikte gelişen, aralarındaki bağları anlamlandırma çabalarından bahseder. Nobody Knows (2004) ise yönetmenin Distance (2001)’ta kamera kullanımı stilindeki çeşitlemelerini ve deneyimlerini olgunlaştırıp tekrardan uyguladığı bir filmdir. Nobody Knows (2004) sonrasında Like Father, Like Son (2013), After the Storm (2016) gibi filmlerinde de oynatmayı sıklıkla tercih ettiği çocuk oyuncular, bu yönden kamerayla da bir tavır yakalama ve keşfetme macerası yaratır. Çünkü Koreeda çocuklardan ezber bir oyunculuk beklemediğini, onların karakteristiklerini yakalamayı amaçladığını ve oyuncuları ona göre seçtiğini belirtmektedir.
Koreeda’nın bir diğer dikkat çeken özelliği ise, hikâyelerini gerçek yaşamda karşılaştığı olaylardan etkilenip, yola çıkarak oluşturmasıdır. Distance, rastladığı bir gazete haberinin ardından kurulmuşken; Still Walking (2008) esin kaynağını yönetmenin; annesinin ölümü ardından, onunla kurduğu ilişkisinden alan bir hikâyeye sahiptir. Our Little Sister’ı (2015) tetikleyen ise, yine yönetmenin babasıyla kurduğu ilişkinin, babasının ölümü ardından yeniden keşfidir. Buna benzer şekilde Like Father, Like Son (2013) da Koreeda’nın, kızının doğumundan sonra büründüğü ruh hâlinden beslenerek oluşturulmuştur.
Şura Aydın