Bizden İyisi Yok, Lukas Moodysson’un sinemasından bir kere de olsa yolu geçmiş olanları şaşırtmayacak bir film. Ergenlik yıllarının güzellemesini yapmayı seven yönetmenin yeni filmi, 1982 Stockholm’ünde 12 – 13 yaşlarındaki üç kızın çevresinde bir punk hikâyesi anlatıyor.
Yakın arkadaşlar Bobo ve Klara, hayatlarındaki sıkıntıyı dile getirebilmek için çok sevdikleri punk müziği kullanmaya karar verip enstrüman çalmayı bilmeden bir grup kurarlar. Ebeveynler, okul, tanrı, din, savaşlar ve spor gibi nefret ettikleri şeyler hakkında şarkılar yazan ikilinin bir yerden sonra ciddiye alınabilmeleri için koyu Hıristiyan olan ancak çok iyi gitar çalan Hedvig’i aralarına almaları gerekir. Bu noktada, sol görüşe sahip aktivist duruşunun yanında dinin kutsadığı değerlere derinden bağlı olmasıyla bilinen Moodysson bir kez daha aynı nehirde yıkanmayı deniyor. Fakat dengeyi çok iyi tutturarak, punk ikilimizle Hedvig’in tanışmalarından itibaren iki değeri birbirine törpületmemeyi başarıyor. Ne Hedvig’in kızlara dini vaazlar vermesine, ne de Hedvig’in kızlar tarafından ayartılmasına müsaade ediyor. Herkesin benimsediği değerler ile kabul gördüğü bir ortamı yarattıktan sonra geriye sadece ortak dertlerini birlikte haykırmak için bir araya gelmiş üç kızın eğlenceli ve sıcak hikâyesi kalıyor.
Gençlik filmleri deyince akla ilk gelen filmlerden The Breakfast Club’ta (1985) Allison’ın ağzından dökülen “Büyüyünce kalplerimiz ölür,” alıntısı her yönüyle bu film için biçilmiş kaftan. Punk müziğin sembol ismi Sid Vicious’un öldüğü ve disko müziğin çoğalmaya başladığı bir dönemde bu üç kız, kalpleri ölmeden ergen ruhlarının tüm dertlerini (“punk is dead”e inat) punk ile haykırıyor.