Bundan bir buçuk yıl önce yazdığım İnsanoğlunun “Le Voyage dans la lune*” ile Başlayan Uzayı Keşfetme Sevdası başlıklı yazım şöyle başlamıştı: “Sinema tarihi bilim kurguyla ilk tanıştığında takvimler, 1902 yılının sonbaharını gösteriyordu. Sessiz sinemanın ilk yıllarında, Le Voyage dans la lune, Georges Méliès’nin devrim niteliğinde sunduğu bir yapıttı.”
Bugün yazacağım yazıya ise şöyle başlamak sanırım bu iki konu arasında bir bağ kurmak için iyi bir başlangıç olacaktır: Türkiye sineması bilim kurgu ile belki henüz tanışmadı ama bizler bilim kurgu sineması üzerine kaleme alınan bir kitap sayesinde tanıştık. Berk Çoker ve kitabı Bilim Kurgu Sineması – 1900 – 1970.
İngiliz yazar ve leksikograf Samuel Johnson’ın söylediği “Bir tek kitap yazmak için yarım kitaplık okuyunuz.” sözü bu yazıya kitabı değil de yazarı anlatmakla başlamak için en geçerli sebep. Çünkü Bilim Kurgu Sineması – 1900- 1970 gibi içerisinde 30 filme yer verilmiş olan bir kitap yazabilmeniz için hem birkaç kitaplık okumanız hem de düzinelerce bilim kurgu filmi izlemeniz gerekir.
Berk Çoker de hepimizin başladığı gibi başlamış sinema yolculuğuna: Sinemayı severek. Sinemayı sevmesindeki en önemli etkenlerden biri ise E.T. (1982) filmi olmuş. Ancak bu ülkedeki birçok kişinin aksine sevdiği şeyi sadece uzaktan sevmekle kalmamış, sevgisini ona göstermek istemiş. Sinema için Avrupa’ya gitmiş, burada Türkiye’de aldığı eğitimini tamamlarken bir yandan da gönlünü kaptırdığı gazetecilik için birçok önemli kurumdan eğitim almış ve çalışmış. Bunlar arasında Lille Yüksek Gazetecilik Üniversitesi de var. İskandinavya’nın Haber gazetesi ile birlikte aynı dönemde Cumhuriyet’te de yazmaya başlamış Çoker.
Yakından sevmek için çabaladığı sinema için başta Latin Amerika ülkeleri olmak üzere yaklaşık 60 ülke gezen yazar her ülke sinemasını, ülkelerin sosyo-kültürel altyapısı ile birlikte ayrı ayrı gözlemleme şansı yakalamış. “Ne büyük şans” diyerek içimizden geçirsek de aslında o şansı sinema uğruna kendisi yaratmış.
İşte Bilim Kurgu Sineması 1900 – 1970’in yazarının kısa hikayesi bu. Bu hikaye aslında kitap hakkında da bir fikir veriyor bize. Daha elinize alıp okumadan –alçak gönüllü yazarı bunu reddetse de- bu kitabın bir başvuru kitabı olmasını umuyor bunu umarken de akademik dilden uzak, yalın bir anlatıma sahip olmasını düşlüyorsunuz. Neyse ki kitabın son cümlesini okuduğunuzda bunun gerçekleşmiş olmasının memnuniyeti ile kapatıyorsunuz arka kapağı.
Bu yazının bir kitap tanıtımı yazısı olmaması adına size kitabın sayfalarını tek tek anlatmıyorum. Ancak bir fikir vermesi açısından kitabın herkese hitap eden bir dili olduğunu, akademik bir anlatımdan mümkün olduğunca uzak durduğunu, kitaptaki harikulade illüstrasyonların Hasan Gülnar’a ait olduğunu, bilim kurgu sinemasının köşe taşı olan tüm filmlerin eksiksiz bir biçimde bu kitapta yer aldığını belirtmekte fayda var. Ve bir ek katkı da sevgili Ali Erkurt‘tan. Kitapla ilgili gayet doyurucu bir tanıtım videosu çeken Ali Erkurt’un sözlerini de bu yazının sonuna eklemeden geçemeyeceğim.
Georges Méliès’nin Méliès’in Le Voyage dans la lune devriminden Berk Çoker’in Bilim Kurgu Sineması 1900 – 1970 kitabına. Biri dünya bilim kurgu sineması adına bir devrim, biri Türkiye sineması ve yazını adına büyük bir adım.
Meraklısına güzel bir müjde vererek bitirelim yazıyı. Çoker’in 1970 sonrası için hazırladığı ikinci kitap yakında raflarda yerini alacak.
* https://filmhafizasi.com/insanoglunun-aya-yolculuk-ile-baslayan-uzayi-kesfetme-sevdasi/ İnsanoğlunun “Le Voyage dans la lune” ile Başlayan Uzayı Keşfetme Sevdası – 4 Nisan 2015
Daha fazla Ali Erkurt videosu için: https://www.youtube.com/channel/UCnbGGd_S6nkveMN_WakB3IA