İnsanlığın kaçınmak uğruna kan döktüğü, kitaplar yazdığı, müzikler bestelediği, sanat ürettiği, altında toplanacak idealler oluşturduğu şeydir yalnızlık. Sırf bu hisle baş başa kalmamak için yaparız belki de her şeyi, ama önünde sonunda her insan yalnızdır, her insan yalnız ölür. Etrafının sevdiklerinle, ailenle çevrili olması ancak bu gerçeği gölgeler, ortadan kaldırmaz. Yalnızlığın en çok hissedildiği yerlerden biri de şüphesiz ki huzurevleridir. Yaşlılığın son noktası, geri dönüşü olmayan bir yerdir huzurevleri— hayatın devamına ayak uyduramayacak, ailesinin hayatının hızının içinde kaybolup gidecek büyükler burada bulurlar kendilerini. Güvenliklerini tanıdık olmayan bir ortama ve kişilere teslim etmenin ne kadar zor olduğunu genç yaşta anlamak mümkün değildir belki de ki ziyarete gitmeyen yakınlar da gençliklerinin verdiği umursamazlık ve bunun daimi süreceğine dair bir güvenle bu ihmalin farkına çok da varmazlar.
The Mole Agent, bu gece verilecek 2021 Akademi Ödülleri’nde belgesel dalındaki Oscar adaylarından biridir. Özel bir dedektif tarafından müşterisinin annesinin huzurevindeki hayatını incelemesi için görevlendirilen 83 yaşındaki Sergio yalnızlığı daha tam anlamıyla tatmamıştır. Onunla ilgilenen bir kızı, onu seven torunları, ona bakan bir ailesi vardır. Belki de bu yüzden bu casusluk görevine atılmıştır çünkü sonunda sıcak yuvasına, onu seven insanların yanına döneceğinin bilincinde; huzurevindeki yaşamın yalnızlığının tam olarak farkında değildir. Orada yaşamaya başladıkça huzurevindeki havayı tamamen ele geçirmiş, kaçınılamaz yoğun yalnızlık hissini gözlemleyecek, huzurevindeki bakımın son derece iyi olmasına rağmen bunun önüne geçemediğini anlayacaktır. Müşteri annesinin dövüldüğünden ve soyulduğundan şüphelenmektedir fakat bu sadece onun vicdan azabıdır. Sergio, kızın annesini uzun süredir ziyaret etmediğini anladığında sorunun huzurevindeki çalışanlar tarafından bir şiddet veya ihmal meselesi değil, sakinlerin hissettiği terk edilmişlik hissi olduğunu anlayacaktır— hatta belki bu hissi kendisi de kısa süreliğine tadacaktır.
Kendi işlerini halledebilen, halledemeyen, hareket edebilen ve edemeyen bir sürü yaşlı insan gösterir kamera bize. Sergio’nun gözlüğünde saklı kamera aracığıyla ve dedektife gönderdiği sesli mesajlarla sanki gizli bir olayın parçası gibi hissederiz ilk başta, aynı Sergio gibi. Şüphelileri takip eder, görmemiz yasak olan bir şeyi görmeyi, gizemi çözmeyi bekleriz. Yaşlılara kim zarar vermektedir? Kim onları ihmal edip zulme maruz bırakmaktadır? Huzurevinin müdürü mü? Bakıcılar mı? Temizlikçiler mi? Sergio ile birlikte casus gibi hissederiz, suçluyu bulup cezalandırmaya hazırlarız kendimizi. Ama sonlara doğru Sergio gibi biz de fark ederiz ki gerçek bir suçlu yoktur. Hayatın gidişatıdır sadece olan biten, yalnızlığın baş gösterişi ve yaşlıların bununla farklı şekilde baş çıkmasıdır. Bertha yaşayacağı aşkın hayalleri yerle bir olunca bile yaşam sevincini hiç kaybetmezken Martha artık hayatta olmayan annesinin onu gelip eve götürmesini beklemektedir. Sergio yavaş yavaş bir casus olmayı bırakır ve huzurevinde bir sakin rolünü üstlenir, oradaki herkese bağlanmış, onların arkadaşı olmuştur. Onları gözlemlemek yerine bir parçaları olur. Onların yalnızlıklarını gidermek ister, hayata daha sıkı tutunmalarına yardımcı olur.
Fakat sonunda artık görevi bitmiştir. Müşteriye istediği kanıtı sunamamıştır çünkü ortada somut bir şey yoktur, sadece sevgisizlik veya terk edilmişlik vardır. Belki de direkt bir ihmal olması annesini ziyarete gitmeyen müşteri için daha iyi olacak, vicdan azabını azaltacaktır. Suçu huzurevine ve oradaki hizmete bağlasa, annesinin mutsuzluğunu ve umutsuzluğunu açıklayabilecektir. Suç kızın kendisinde de değildir aslında, hayatın akışıdır belki de bu umutsuzluğun, yalnızlığın sebebi. Her insanı bekleyen bir yalnızlığın. Birini her ne kadar severseniz sevin, o insanın yalnızlığının önüne geçememek, onunla asla bir olamamak, herkesin sonunda tek olmasından gelen bir umutsuzluktur Sergio’nun keşfettiği. Sonunda ailesine döner fakat şüphesiz ki geleceğine ve etrafına bakışı değişmiştir artık.