1970’li yılların başlarında Nixon’ın Kamboçya saldırısını protesto etmek isteyen öğrencilerden dört kişi polis tarafından öldürülür. Yükselen öğrenci hareketine karşılık polisin vahşi tutumu öyle noktalara varır ki, yönetmen Peter Watkins ileride neler olabileceğine dair, belki de en vurucu mockumentary, yani kurmaca belgeseli çeker. Her an yaşanabilecek bu sahte gerçeklikte, devletin zorlamalarına kendi gerekçeleriyle karşı çıkan muhalifler, tuhaf ve faşist bir kurulun önüne çıkarılırlar. Burada da aynı tutumu sürdürürlerse ceza alacaklardır. Bu ağır hapis cezalarından kurtulmanın tek yolu vardır: Punishment Park’ta geçirilecek üç gün… Bu üç gün boyunca öğrenciler elli dereceye yaklaşan sıcaklıktaki California çöllerinde, 85 kilometre aç ve susuz yürüyecek ve “ kutsal “ Amerikan bayrağına ulaşırlarsa oyunu kazanacaklardır, kendilerinden iki saat geriden gelen askerler onlara yetişmezse… Tamamen savunmasız gençler, insanlık dışı uygulamalara maruz kalıp akıl, beden sağlığı ve kontrollerini yitirdiğinde oyun daha da vahşileşir. Watkins, öğrenci rolleri için gerçek muhalif karakterleri kullanarak müthiş bir gerçeklik hissi yaratmış, mockumentary’nin verdiği görece rahatlıkla komünist, feminist, hippi, siyahi ve pasifist kişilerin ağzından, özellikle yargılama sırasında yaşanan tartışmalarda ağır devlet ve faşizm eleştirileri yapmıştır. Bu unsurlar yüzünden film gösterim konusunda problemler yaşamış ve çok az insana ulaşabilmiştir.