“Ne zaman bir köy türküsü duysam, şairliğimden utanırım.” demiş Bedri Rahmi Eyüboğlu. Ben de köy türküleri kadar güzel, onların hikayelerinin anlatıldığı ve romanlardan uyarlanan köy filmlerini bu liste ile derledim. İyi seyirler…
- Yılanı Öldürseler (1981)
Türkan Şoray’ın başrol oyunculuğunun yanı sıra yönetmenliğini de yaptığı film, Yaşar Kemal’in aynı adlı romanından sinemaya uyarlanmıştır. Filmin çekimleri Osmaniye’nin Hemiye köyünde gerçekleştirilmiştir. Filmde Türkan Şoray’ın canlandırdığı Esme, köyün en güzel kızıdır. Yaşadığı yörede herkes ona, o ise eşkıya Abbas’a vurgundur. Abbas bir gün cezaevine girer ve Esme de köyün ağası Halim’le evlenmek zorunda kalır. Esme’nin bu evlilikten Hasan adında bir oğlu olur. Abbas on bir yıl içeride yattıktan sonra ansızın çıka gelir. Hala Esme’ye âşık olan Abbas bir gece Esme’nin evini basarak Halim’i öldürür, Esme’yi de kaçırır. Ancak köylüler çok geçmeden ikiliyi bulur ve Abbas’ı öldürür. Esme’nin güzelliği başına bela olmuştur. Köy halkı Esme’nin köylerinden gitmesini ya da ölmesini ister. Esme’yi öldürme görevi küçük Hasan’a verilir. Oysa Hasan anasına hayrandır ve ona nasıl kıyacağını bilemez. Hasan’ın iç hesaplaşmalarının nasıl sonuçlanacağı merak konusudur. Filmde Sultan’a, Ahmet Mekin ve Talat Bulut eşlik eder.
- Yılanların Öcü (1985)
Fakir Baykurt’un aynı adlı romanından ikinci kez beyaz perdeye uyarlanan filmin kadrosu efsanevi oyunculardan oluşmaktadır. Şerif Gören’in yönetmenliğini yaptığı filmde, Fatma Girik, Kadir İnanır, Erdal Özyağcılar ve Nur Sürer oyunuculukları ile göz doldurur. Film, Uşak’ın Çınarcık köyünde çekilmiştir. Kara Bayram, yaşlı anası Irazca, karısı ve üç çocuğuyla birlikte yaşamakta, küçücük toprağını ekerek geçimini sağlamaktadır. Bir gün muhtar köyün ortak arazisinden bir bölümü Kara Bayram’ın komşusu Deli Haceli’ye satar. İşleri karıştıran durum ise bu arazinin Kara Bayram’ın evinin tam önünde olmasıdır. Evinin önüne ev yapılmasını istemeyen Bayram’ın ve anasının mücadelesi ile mülkiyet kavramı bir kez daha sorgulanır. Filmin efsanevi müzikleri Arif Sağ’a aittir.
- Hakkari’de Bir Mevsim (1982)
Ferit Edgü’nün aynı adlı romanından Ferit Edgü ve Onat Kutlar tarafından senaryosu yazılan filmin yönetmeni Erden Kıral’dır. Filmde, sürgün olarak Hakkari’ye giden bir öğretmenin orada güçlükler içinde geçirdiği bir kış mevsimi anlatılmaktadır. Filmin başlıca oyuncuları arasında Genco Erkal, Rana Cabbar, Şerif Sezer ve Macit Koper vardır. Film, 1983 yılında Berlin Film Festivali’nde Gümüş Ayı Ödülü’nü almıştır.
- Aç Kurtlar (1969)
Filmin başrolünde oynayan Yılmaz Güney aynı zamanda yönetmenliği de üstlenmiştir. Film, yazar Haydar Turan’ın romanından sinemaya uyarlanmıştır. Filmde, önceden öğretmen olan Memed’in karısının öldürülmesi üzerine eşkıya oluşu anlatılmaktadır. Güney’e Sevgi Can ve Hayati Hamzaoğlu eşlik etmektedir.
- Gölgesizler (2008)
Hasan Ali Toptaş’a Yunus Nadi Roman Ödülü’nü kazandıran Gölgesizler, usta yönetmen Ümit Ünal tarafından beyaz perdeye uyarlanmıştır. Düşle gerçeğin birbirine geçtiği, var olanın bir andan kaybolduğu, zaman ve mekanın ise yer değiştirdiği bu postmodern eserin uyarlamasında Selçuk Yöntem, Arsen Gürzap, Taner Birsel ve Ertan Saban oynamaktadır. Film, Kırklareli’nde çekilmiştir.
- Ağrı Dağı Efsanesi (1975)
Film, Yaşar Kemal’in aynı adlı eserinden Memduh Ün tarafından beyaz perdeye aktarılmıştır. Bir gün bir at Çoban Ahmet’in kapısında belirir. Köyün büyüklerinden Sofi Dede, atın Ahmet’e Tanrı’dan bir armağan olduğunu söyler. Çok geçmeden atın Mahmut Han’a ait olduğu anlaşılır. Fakat töre gereği Ahmet atı geri veremez. Ağrı halkı da Ahmet’in arkasında durur. Tüm bunlar yaşanırken Ahmet ile Mahmut Han’ın kızı Gülbahar arasında bir aşk başlar. Filmin oyuncuları, Fatma Girik, Hakan Balamir ve Hayati Hamzaoğlu’dur.
- Susuz Yaz (1963)
Yönetmenliğini Metin Erksan’ın yaptığı filmin senaryosunu yine Erksan, Necati Cumalı’nın aynı adlı eserinden uyarlamıştır. Hülya Koçyiğit’in sinemadaki ilk filmi olmakla birlikte aynı zamanda Erol Taş’ın da figüran değil de başrol oyuncusu olarak oynadığı ilk filmdir. Çekimler Urla ilçesinin Bademler köyünde gerçekleşmiştir. Filmde çiftçi Osman, arazisinde çıkan suyu kendi başına sahiplenmek isteyince suya ihtiyaçları olan diğer köylüleri karşısına alır. Yaşanan çatışmada hapse düşen kardeşi Hasan’ın karısı Bahar’a da göz koyar. Bu sahne yüzünden sansürlenen filmin ilk gösterimi Berlin Film Festivali’nde yapılmış ve Festival’den büyük ödülü olan Altın Ayı ile dönmüştür. Film bu başarısı ile Türk sinemasında uluslararası ödül kazanan ilk film olma özelliğine sahiptir.
- Kuyucaklı Yusuf (1985)
Canımız Sabahattin Ali’nin aynı adlı romanından Feyzi Tuna tarafından sinemaya uyarlanan filmin senaryosu da Tuna’ya aittir. İdealist bir kaymakam olan Selahattin Bey, ailesi eşkıyalar tarafından öldürüldükten sonra yetim kalan Yusuf’u evlat edinir. Yusuf çok geçmeden aynı evi paylaştığı kaymakamın kızı Muazzez’e âşık olur. Ancak kasaba eşrafından Hilmi Bey’in oğlu Şakir de Muazzez’le ilgilenmeye başlayınca iç dünyasında çatışmalar başlar. Filmin oyuncuları Talat Bulut, Derya Akbaş ve Ahmet Mekin’dir.
- Umut Üzümleri (2011)
Yönetmenliğini Tunç Okan’ın yaptığı film, Fakir Baykurt’un Kaplumbağalar adlı eserinden uyarlanmıştır. Kırım Tatarları’nın yerleşik olduğu bir köyde, köy halkı çorak topraklarını sulayabilmek için toptancıdan borç almışlar ve tarlalarını ipotek ettirmişlerdir. Sulama projesinin bir türlü bitmemesi yüzündense topraklarını bu toptancıya kaybetme tehlikesi baş göstermiştir. Bunu durdurmaya çalışan köylüler köy muhtarı ve yeni gelen öğretmenin önderliğinde büyük bir mücadeleye girişerek topraklarını kurtarmaya çalışacaklardır. Filmde Yetkin Dikinciler, Ahmet Mekin, Altan Erkekli ve Saadet Işıl Aksoy vardır.
- Vurun Kahpeye (1949)
Ömer Lütfi Akad’ın Halide Edip Adıvar’ın aynı adlı eserinden sinemaya uyarladığı filmin başrolünde Sezer Sezin vardır. İşgal yıllarında, öğretmen okulundan yeni mezun olmuş İstanbullu idealist Aliye öğretmen, bir Anadolu kasabasına atanır. Aynı zamanda milli mücadeleye destek olan Aliye öğretmen, çeşitli faaliyetlere katılır. Bunu tasvip etmeyen yobaz Hacı Fettah, din ve namusu bahane ederek Aliye’ye iftira atar, tüm kasaba ona inanır ve genç öğretmen idealleri, savunduğu düşünce uğruna linç edilir. Film, Ömer Lütfi Akad’ın yönettiği ilk film olma özelliğine sahiptir.
1985 kışında doğdum, ertesi gün evimden çıkamadım 91 sonbaharında ilköğretim hayatına atıldım ardından yatılı ortaokul ve lise hayatımı başlattım” yobaz kombinasyon baskısı yüzünden eğitim hayatım 10, 15 şiddetinde sarsıldı ve enkazın altında kaldım. Sonra karar verdim kebapçı olacam dedim ve oldum. Ne alâkaysa ! Zannedersem ikinci bahar dizisindeki Ali Haydar usta karakterin” deki karakter baskısına mahruz kaldım. Rakıyı seviyorum yanında senin çillerini meze bile yaparım, o derecede seni sedim. Sinema benim dünyam, edebiyat memleketim.