Dünya’nın en soğuk ve ıssız toprak parçalarından bir tanesi olan Antarktika’dayız. Yıl 1957… Burada doğa, hayatta kalmanıza imkân tanımayacak kadar çetin ve acımasız. Bu bölgede işlenmiş bir cinayet için görevlendirilen Birleşik Devletler şerifi Carrie Stetko için soruşturmayı çözmek oldukça güç durumda. Görevinden istifa etmek üzere olan Carrie için evine dönmesine üç gün kala işler karışır. Antarktika’daki belki de ilk cinayetin gerçekleştiğine dair kanıtlar, Carrie’yi uçağa binmekten vazgeçmeye ve olayı çözmeye götürür. Son uçağa binip ülkesine dönmeyi bekleyen Carrie, ayrılmadan önce acımasız bölgede hayatta kalmak ve aynı zamanda bölgeyi korumak durumunda kalarak buzdaki cesedi incelemeye gönderilir. Ancak bu süreçte hava soğumuş ve kış Antarktika’yı beyaza bürümüştür. Uçsuz bucaksız buzun derinliklerine gömülmüş olan cesedin arkasında yatan gizemi bulmaya çalışan Stetko’nun katili görmesine olanak yoktur. Zaman geçtikçe katilin bulunmasının da gittikçe zorlaşacağını bilen Stetko’nun bu süreç içinde acele etmesi gerekir.
Gone in Sixty Seconds (2000) ve Swordfish (2001) filmlerinin yönetmeni olan Dominic Sena, bir çizgi romandan uyarlanan Whiteout (2009) filmi ile yönetmen koltuğuna oturuyor. Filmin başrolünde ise Underworld (2003) ile epeyce ünlenen Kate Beckinsale’i görüyoruz. Başarılı set tasarımı ve filmi sürükleyen müzikleri ile birlikte Whiteout biraz üşümek isteyenler için ideal bir yapım.