Fil’m Hafızası; şehrin en farklı sinema etkinliği “Keşfetmenin Keyfi”ni tekrar fiziki olarak başlatıyor ve uluslararası festivallerde övgüyle karşılanmış bağımsız kısa filmleri sanatseverlerle buluşturuyor!
Sinefillerle birlikte keşfetme ve sosyalleşme deneyimi yaşatan Fil’m Hafızası; psikoloji temalı kısa filmler seçkisini 2 Kasım Salı akşamı saat 19.30’da The Game’de (Point Hotel Barbaros) sunuyor. Yönetmen ve senarist Cenk Ertürk’ün misafirliğinde gerçekleşecek etkinlikte kısa film seçkisini hep beraber izleyecek ve başarılı yönetmenle seçki ve kendi sinema serüveni üzerine söyleşi gerçekleştireceğiz.
Cenk Ertürk Hakkında
Yönetmen ve senarist Cenk Ertürk, Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi mezunu. Okulda Derviş Zaim’den aldığı derslerle sinemaya yönelmeye karar veren yönetmen, lisans eğitimini tamamladıktan sonra New York Üniversitesi’nde sinema alanında yüksek lisans yaptı. Başrollerini Haluk Bilginer ve Ali Atay’ın paylaştığı ilk uzun metrajlı filmi Nuh Tepesi, Tribeca Film Festivali başta olmak üzere birçok ödül aldı.
Etkinlik için 70 kişiyle sınırlı kontenjan dolmuştur.
Başvuru formunu gönderen takipçilerin e-mail adreslerine davet mesajları gönderilecek ve etkinlik katılımlarını teyit etmeleri durumunda isim/soyisimleri davetli listesine eklenecektir.
Kısa Film Seçkisi ve Altyazı:
Çağla Demirbaş
Enes Şahin
Erim Erdoğan
Esra Kars
Fatma Özen
Feride Eron
Umutcan Öncü
Zelal Aria Narin
Zeynep Özaydın
Nimic (2019)
Yorgos Lanthimos / Almanya, Amerika & İngiltere / 12′
Bir Yorgos Lanthimos yapımı olan Nimic, sevdikleriyle sıradan bir yaşam sürdüğünü düşünen bir çello sanatçısının yolunun metroda hiç görmediği biri ile kesişmesini konu alıyor. Bu karşılaşmanın ise onun hayatı üzerine etkisi sandığından da fazla olur. Diğer Lanthimos filmleri gibi tuhaf ve gerilim dolu bir atmosfer sunan Nimic, bizi iletişim kurma ve kişilik kavramları üzerine düşünmeye itiyor. Başrolde Matt Dillon’ı izlediğimiz kısa film, Chicago, Ghent, Melbourne, San Sebastián ve Toronto Film Festivalleri’nde “En İyi Kısa Film” dalında aday gösterildi.
The Pregnant Ground (2019)
Haolu Wang / İngiltere / 24′
Çinli yönetmen Haolu Wang yönetmenliğini yaptığı deneysel film The Pregnant Ground, hikayesinin yanı sıra yönetmenin teknik detaylardaki ustalığıyla izleyicide farklı bir etki uyandırıyor. Film, doğmamış çocuğunu kaybeden bir annenin zihinsel yolcuğunu beyaz perdeye aktarıyor. İzleyici, ana karakter Xiao An’ın psikolojik olarak içinde bulunduğu bunalımı ve çıkmazı gördüğü halüsinasyonlarla nasıl teselli ettiğine de şahit oluyor. Yönetmen Wang, hikayenin zihinsel bir yolculuktan yola çıkıp kameraya aktarılması sürecinde kendi deneyimlediği birtakım olaylardan ilham alarak yola çıkmış. The Pregnant Ground, Atlanta, Palm Springs ve Tallinn Film Festivalleri dahil olmak üzere toplamda 10 festivale aday oldu.
The Interview (2019)
Barnaby Roper / İngiltere / 10′
Bilindik, sıradan, olması gerektiği gibi başlayan bir mülakat bir anda kişisel sorularla psikolojik baskıya dönerse ne olur? Moda dünyasının önde gelen yönetmenlerinden olan Barnaby Roper, The Interview ile izleyenlere psikolojik bir gerilim sunuyor. Film bir adayın “alışılmışın dışında” bir firmada yeni bir iş için “alışılmışın dışında” bir mülakat deneyimini sunuyor. İlk bakışta basit bir mekan ve prodüksiyon tasarımına sahip olan film, tamamen diyalogların akışıyla izleyicleri içine çekiyor ve yönetmenin gelecekteki çalışmaları için heyecanlandırıyor. The Interview’ın bu kadar akılda kalıcı olmasının başka bir sebebi ise başroldeki The Imitation Game ve James Bond serisinden tanıdığımız Rory Kinnear’ın performansı.
Dolls Don’t Cry (2017)
Frédérick Tremblay / Kanada / 20′
Stop motion animasyon yapan bir çifti anlatan stop motion bir film. Frédérick Tremblay’ın yönettiği Dolls Don’t Cry, sanat üretim sürecinden ilişkilere birçok konuya parmak basıyor. Kadın karakter geceleri çekilecek filmin karakterlerleri ve aksesuarlarını hazırlarken erkek karakter de gündüzleri bu çekimleri gerçekleştirmektedir. Çalışma saatleri dolayısıyla nadiren bir araya gelen çift günbegün yalnızlığa sürüklenmektedir. Sonuyla izleyiciyi şaşırtan film, ilişkilerde cinsiyet rolleri üzerine de yorum yapmayı da unutmuyor.
Babs (2018)
Logan George & Celine Held / İngiltere / 13′
Logan George ve Celine Held yönetmenliğindeki kısa film, babası öldükten sonra evi ziyarete gelen Robbie’nin, çarpıcı bir gerçekle karşılaşmasını konu alıyor. Ailesinden kopuk yaşayan oğul, bu keşif sonrasında babasına karşı hislerini gözden geçirirken seyirciye de kimi zaman zorlayan bir empati hissiyle karşı karşıya bırakıyor. Prömiyerini Raindance Film Festivali’nde yapan Babs, dokunaklı hikayesiyle Strasbourg Film Festivali’nden en iyi uluslararası kısa film ödülünü aldı.