Türkçe adıyla “Mavi En Sıcak Renktir”, 2013 Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye aldı ve ilk defa bir filmdeki 2 kadın başrol oyuncusu da aynı anda Altın Palmiye’ye layık görüldü. Bir aşk hikayesinin anlatıldığı film 2 bölümden oluşuyor. 1. bölümde Adèle (Adèle Exarchopoulos)’in cinsel kimlik arayışları, Emma (Léa Seydoux) ile tanışması ve bu süreçte aile ve toplum ile arasındaki etkileşimleri anlatılıyor. 2. bölümde ise tutkulu bir aşk yaşayan çiftin ilişkisi sorgulanıyor. Eşcinsel bir ilişkinin aslında heteroseksüel bir ilişkiden çok da farklı olmadığı, kıskançlıklar, aldatmalar ve arzuların benzerliği işleniyor. Yakın plan çekimler, uzun, estetik ve naif sevişme sahneleri ve oyuncuların doğallığı yansıtma becerisi filmin göze çarpan özellikleri arasında.
Hayatını sürdürecek bir iş bulmalisin yada zengin bir koca :
Ya bu filmi izlediğimden beri sorunun bende mi yoksa sizde mi olduğu aklımı kurcalıyor. (siz derken filmi yere göğe sığdıramayanlardan bahsediyorum) Evet, bu filmin sinematografisi iyi. Evet, oyuncular gerçekten çok iyi oynuyor fakat filmin savunduğu ideoloji kesinlikle bir porno filmininkinden farklı değil. Bireylerin her anlamda özgür olmasını destekliyorum deyip, Adele’i fetiş objesi haline getirip, perdede bunu satmak büyük bir tutarsızlık. Acaba uyarlandığı çizgi roman da mı böyle bir yolu izliyor sorusu aklımı kurcalarken Sabit Fikir’de bu çizgi romanla ilgili okuduğum yazıda, “…İki karakterin de çizimleri alışıldık biçimde güzel değil. Çoğu çizgi romanda göz doyuran iri memeler yok, hatta çoğu çizerin atlayıverdiği göbek kıvrımlarına dahi yer açmış Morah. Çizgiler çocuksu, kimi zaman çizmeye yeni başlamış birinin amatörlüğünü de barındıran bu haliyle “ergen” bir hava katıyor kitaba.” diyordu. Yani metnin özü iki çift meme değil ama bence, filmin özü iki çift meme.
Filmin bu sene Cannes’de Altın Palmiye ödülünü kazanması, uzun lezbiyen sevişme sahnelerini perdeye taşıması filmin en ilginç anları. Film sanki bize ısrarla aşk filmi olduğunu vurguluyor ama bunu en marjinal şekilde anlatıyor. Kechiche, çevre baskısı, ahlaki tabular, toplumsal kabul gibi hemcins ilişkinin sosyolojik kodlarını hiçe saymadan ancak esas olarak aşkı ve tensel tutkuyu merkeze koyarak anlatıyor. Ana konu, iki karşı cins arasında da aynı doğallıkla yaşanması gayet mümkün olan bu ilişkinin aynı cins arasında geçirdiği kademeler. Bence İlişkilerinin başlangıcını da devamını da sağlayan birbirlerinin teninden doyumsuzca aldıkları haz… Paylaştıkları ortak bir beğeni, hayat zevki, bir kültür birlikteliği yok.Özellikle sınıfsal ve sosyal tezatlık çok belirginleştiriyor. Özellikle makarnaya dikkat. Yetiştikleri aile kültürü, entelektüel donanımları, hayattan beklentileri aşklarının ilk zamanında problem olmasada sonradan ana problem oluyor. Cinsel ayrımcılık değil sınıfsal engeller negatif etki yapıyor. Mavi rengin bir karekterden diğerine geçişi ve baskın karekterin değişimi süper işlenmiş. Her oyuncunun oynayamayacağı sahnelerin altından çok iyi kalkmışlar. Zor ama sağlam film olmuş. Tek eleştirim sanki gişe düşünülerek cinsellik fazla kaçmış, ama çok sıkı. Kısaca herkes izleyemez ama izleyen unutamaz.
vakit kaybı. kapaktaki mavi saçlı olan değil de genç kızın salyalarını gördükçe tiksindim. bir de filmi indirmiştim, boşuna kotamı doldurduğu için şikayetçiyim.