Kosova’nın Prizren şehrinde 8-16 Ağustos tarihleri arasında düzenlenen uluslararası belgesel ve kısa film festivali 14.Dokufest sona erdi.
Etkinliğin seyirci ödülü Cem Kaya‘nın Remake, Remix, Rip-Off (MOTÖR Kopya Kültürü ve Popüler Türk Sineması) filmine giderken, Balkan belgeselleri yarışmasında en iyi yeni yönetmen ödülüne Colony (Koloni)filmiyle Gürcan Keltek layık görüldü.
Prizren’i olağanüstü bir çekim merkezine dönüştüren etkinlik boyunca çeşitli film gösterimleri dışında sabahlara kadar süren eğlenceler kent ahalisini uykusuz bıraktı.
Sinema sektörü deyince
Almanya doğumlu Cem Kaya’nın bugüne kadar hem Türkiye’de, hem de dünyada büyük ilgi gören belgeseli Remake, Remix, Rip-Off Yeşilçam’ın en verimli günlerinden erotik filmlere, dizi furyasından Emek sinemasının yıkılışına kadar uzanıyor.
Çarelerin tükenmediği ve imkansızın başarıldığı bir sektörde, çalışanların özverileri ve son yıllardaki dizi patlamasıyla inkâr edilemeyecek seviyeye varan emek sömürüsü de belgeselde altı çizilen ögelerden; sansür belasıyla uğraşanların muhtelif cambazlıkları da cabası.
Türkiye ve özelllikle İstanbul nostaljinin romantik şekliyle yaşanabildiği Kosova’da seyirciler Kaya’nın ustalıkla birleştirdiği kareleri kahkahalarla seyredip coşkuyla alkışladı. Belgeselin Prizren’in serin gecelerinde yapılan üç gösterimi de açık hava sinemalarını tıklım tıklım doldururken Kaya’nın filmde bolca kullandığı ironik yaklaşım da ayrıca takdir edildi.
Kıbrıs meselesini irdeleyebilmek
Dünya belgesel endüstrisinin en müşkülpesent festivallerinden FID Marseille’de yer alan Gürcan Keltek’in Koloni adlı eserine Dokufest de kayıtsız kalamadı.
Dramatik konuyu üst seviyede bir incelikle işleyen Keltek siyah beyaz görüntülerin gücünü azami seviyede kullanmış ve yarattığı atmosferle adanın acılı ruhunu perdeye yansıtmayı başarmış.
Kıbrıs’ta her iki tarafın kayıplarına ve toplu mezarlarına eğilirken objektif duruşunu korumaya büyük özen gösterirken, yönetmen Gürcan Keltek siyasi bir film çekme niyetiyle yola çıkmamış olsa da, Koloni acilen çözüme ulaştırılması gereken meseleye katkıda bulunma yetisine fazlasıyla sahip.
Kalabalık bir ekiple Prizren’de bulunan İstanbul Documentarist’in yeni yetenek ödülünü de geçenlerde kazanmış olan Keltek Koloni için psikocoğrafya, manzaranın hafızası, travma ve anımsama üzerine bir film diyor; yönetmenin adaya on yıllardır hakim olan belirsizlik ve ümitsizlik duygusu hakkında sağlam bir eser kotardığı kesin, üstelik bunun Kıbrıs’ta değişim rüzgarların kuvvetli estiği bir döneme rastlaması büyük bir şans!
Kino Bahçe’de kapanış
Festivalin kapanışı Mart ayında vefat eden usta belgeselci Albert Maysles’in Iris adlı belgeseliyle yapıldı. ABD’li yönetmeni retrospektifle onurlandıran Dokufest, New York’lu moda ikonu İris Apfel aracılığıyla artık mumla aradığımız geçmiş nesillerin renkli dünyasına adeta saygı duruşunda bulundu.
Dokufest’in İnsan Hakları Ödülü, dünya prömiyeri Kopenhag’daki CPH:DOX’ta yapılan Democrats‘a verildi. Türkiye’deki çözüm süreci gibi bir türlü sonuca ulaştırılmayan anayasa taslağı oluşturma çalışmaları diktatörMugabe‘nin Zimbawe’deki iktidarının çirkinliklerini ortalığa saçıyor. Camilla Nielsson‘un yönettiği yapım çekildiği ülkede bir türlü gösterilemiyormuş!
Balkan Dox yarışmasının galibi Flotel Europa, Saraybosna’dan Kopenhag’a çocukken göç etmiş yönetmen Vladimir Todorovic‘in anılarına dayanıyor.
Yugoslavya’nın parçalanmasıyla başlayan savaşın sürgünleri yüzen bir apartman halindeki Flotel’de tahmin ettiklerinden çok daha uzun süre yaşamak zorunda kalırlar, bu arada Bosna’daki yakınlarıyla iletişim kurabilmek için mütemadiyen VHS kasetlere görüntülerini kaydedip memlekete yollamaya çalışmaktadırlar.
Todorovic’in çocuksu da olsa, anlatımı zaman geçtikçe daha da dramatik olayların keskin ifadesi haline gelirken gayet sıkıntılı sürecin amatör video çekimleri mültecilerin dünyasını ayrıntılarıyla aktarmaktadır. Danimarka/Sırbistan ortak yapımı Flotel Europa bu coğrafyada halen yatışmamış gibi görünen ihtilaf çığırtkanlarına ders olabilecek nitelikte; duygusal yanı olsa da asla duygu sömürüsü yapmayan, savaşın yol açtığı insanlık trajedilerini olgunlukla aktaran mütevazı bir ağıt.
Dünya festivallerinde ödüllere boğulan Virunga Dokufest’te de çevreci filmlere verilen Green Dox ödülünü kazandı. Yönetmenliğini Orlando Von Einsiedel‘in yaptığı sürükleyici yapım İKSV’nin 34.İstanbul Film Festivalinde de yer almıştı. Virunga Kongo’nun nesli tükenmekte olan gorillerine odaklanırken aslında uluslararası petrol şirketi Soco’nun amaçlarına ulaşmak için başlattığı, bölgede istikrarsızlık yaratacak silahlı çatışmaları afişe ediyor.
Bu metnin yazıldığı kapanış gecesi, insana sentetik bir haz duygusu veren ve neredeyse on gündür Prizren’i inleten tekno müziğinin yerine, kentin sırtını dayadığı tepelerde topluca eşlik edilen Arnavut geleneksel halk müziği tınıları yankılanıyordu…
Festivalin toplu sonuçlarına ulaşmak için tıklayınız.
Kaynak: Bağımsız İletişim Ağı