Irvine Welsh’in aynı adlı romanından Danny Boyle yönetmenliğinde sinemaya uyarlanan Trainspotting, “Lanet olası C vitamini yasadışı olsa onu bile kullanırdık” diyen uyuşturucu bağımlısı bir grup İskoç gencinin hikayesidir. Aslında, bir grup genç üzerinden tüm toplumlara, özellikle de İskoç toplumunun tümüne yapılan göndermeler ve eleştiriler hikayenin belkemiğini oluşturur. Film, hikaye anlatıcısı olan Mark Renton’ın (Ewan McGregor) hayatta seçtiklerimiz üzerine olan cümleleriyle başlar. O ve arkadaşları ise modern hayatın standartlarını reddedip, hiçbir şey seçmemeyi tercih etmiştir. Uyuşturucuyu bırakma denemeleri film boyunca genellikle başarısız olan Renton, hem seyirci hem kendisi için ironik ve şaşırtıcı bir noktada bazı seçimler yapmak zorunda kalacaktır. Begbie, Spud, Sick Boy ve daha birçok karakter Renton’la beraber unutulmaz karakterler olarak hafızalara kazınır. Film, özellikle halüsinasyon sahneleriyle kimileri için ürkünç bulunsa da, didaktik söylemlere girmeden anlattığı hikaye bakımından oldukça önemlidir. Bafta İskoçya ve birçok festivalden En iyi film ödülüyle dönen film, herkesin başarısı konusuda hemfikir olduğu müzikleriyle de Brit Ödülleri’nde En iyi soundtrack ödülünü almıştır.