Sinema terminolojisine ‘Double Bill’ – tek seferde gösterilen iki film/iki film birden – olarak giren B-Movie (B-Film), başlı başına ayrı hayal dünyalarına açılan bir kapı. Çok limitli imkânlarla çekilen B tipi filmlerin resmedilebileceği veya herhangi bir tanımlamaya sokulabileceği keskin çizgileri ise bulunmamakta. Fakat aklınıza hemen ‘Grindhouse’ tanımlı, izbe salonlarda gösterilen konulu porno/seks filmleri ve B-Movie ile benzer özellikler taşıyan, Tarantino’nun da yoğun ilgi gösterdiği bağımsız ‘Arthouse’ istismar/şiddet filmleri gelmemeli. B-Movie 1920’li-1950’li yıllarda, ABD’nin önemli sinema salonlarında seyircinin bilet alıp izlemek istediği ana filmin öncesinde gösterilen ve kendisine ilk western, suç-drama filmleriyle vücut bulan yapımlar olarak göze çarpar. Büyük rock konserlerinin ön grubu timsâli. Zaman içerisinde bilimkurgu, korku-gerilim ve uzakdoğu sinema ögelerini de bünyesine katarak bir yumak hâline dönüşen bu alan, televizyon sektöründe kendisine yer edinir. B-Film’i ana akımdan ayırabileceğimiz en belirleyici unsur ise bütçeleri. Örneğin Spielberg’in 1975 senesinde kendi alanında çığır açan Jaws filminin gişede büyük bir başarı getirmesi, 1978’de başka bir yönetmenle ikinci bir bölüm çekilmesine zemin oluşturur. Ticari kaygılarla çıkan bu ikinci bölüm, çoğu seri filmin akıbetinde olduğu gibi vasatı geçemeyen bir başarısızlıkla sonuçlanırken, B tipi kardeşi Piranha filminin çekilmesine ilham veya kopya verir. Nitekim bu berbat film, sonrasında bir fenomene dönüşerek A tipi kardeşinden çok daha ön plana çıkacak ve günümüze 3D özellikli dev bütçeli versiyonları ile ekranlara gelecektir. Özellikle günümüzde gece geç saatlerde ulusal kanallarda izlenebilen bu tip filmler, A tipi yapımların kasten veya bilinçsiz bir şekilde senaryolarının bozuma uğratıldığı ve yinelendiği özellikler taşır. A tipi filmler için hazırlanan stüdyoların tek filmle heba olup gitmesini engellemek adına yapımcıların hızlı bir şekilde çekilmesine olanak sağladığı ‘bağımlı filmler’ olarak da lanse edilebilir. Tüm bu örnekler dışında, geçmiş dönemlerin son imkânları kullanılarak çekilen bilimkurgu filmlerinin, bugünkü studyo olanaklarını kapsayan dev bütçeli türdeşlerinden çok geride olması, bu eski örnekleri B-Movie kategorisine sokmaz. Bu nedenle tipler arasındaki ayrımı anlamak adına yapımların çekildikleri dönemlerdeki olanakları incelemek gerekir.
B-Film sektörü aynı zamanda ana akıma oyuncu, yönetmen hazırlayan bir altyapı veya orada zaman zaman iş bulamayan bu kişilere istihdam etme görevi de görür. Nitekim geçmişten bugüne; John Wayne, George Clooney, Jack Nicholson, Edward Zwick, Antoine Fuqua, Kevin Reynolds hatta Tom Hanks gibi önemli sinemacılar ilk adımlarını bu dünyada atar. B-Film dünyasının yarattığı en büyük fenomenlerden biri olan yönetmen-yazar Ed Wood’un tüm iyi niyeti ile çekmeye çalıştığı ve bizlere bir şeyler anlatmaya çalışan elliye yakın filmi ise birçok sinemaseverin arşivlerinde farklı hislerle yer edinmiştir. Tim Burton, başrolünde Johnny Depp’i oynattığı Ed Wood (1994) aynı isimli filmiyle B-Movie dünyasının halet-i ruhiyesine çok içten bir bakış atar. Bu nedenle sektöre, film karakterlerine, yönetmenlerin hayallerine, kostümlere, özensizce yapılmış canavar maketlerine ve kartondan uzay gemilerine içten bir tebessümle empati kurmak isteyenlere önemli bir referans olur.
B-Movie özel dosyamız; bilinçli bir bilinçsizlik örneği sergileyen tüm bu absürd ve kült filmlerin dipsiz, sonu gözükmeyen dünyasında, en garip örnekleri ele alan değerli yazarlarlarımızın katkılarıyla, sizlerde değişik bir alternatif film dünyası seçkisi oluşturmayı amaçlamaktadır. Keyifli okumalar.
Keyifle okumanız dileğiyle. (Alpaslan Paşaoğlu)