Gökçe Pekhamarat
Death in Race 2000 (1975, Yön: Paul Bartel)
Paul Bartel’in 1975 yapımı Death In Race 2000 filmi, ABD’nin Dünya’yı yönetirken insanları katledişini ve bu ölümlerin nasıl nekrofiliye dönüştüğünü anlatır. Bartel, Amerikan sistemini, ölüm yarışı alegorisiyle izleyiciye yansıtır. Kıta ötesi yarışa farklı ülkelerden katılan her bir katil yarışmacı geldikleri bölgenin sosyolojik yapısının özetidir. Almanya’yı Nazist bir yarışmacı, İspanya’yı matador, ABD’yi ise Frankenstein temsil etmektedir. Yarışmacıların en büyük özelliklerinin arabayla insanları ezerek öldürmek olduğunu düşündüğümüzde, bu isim tam olarak ABD’nin üstüne oturur. ABD, Frankenstein’dır. Dünya’yı yönetmek adına bir sistem belirlenmiştir. Kimse, bu sistemin dışına çıkamaz, çıkmamalıdır. Sistemin işleyişinde, önemli olarak görülen insanların bile sistem tarafından nasıl yok edildiğini, Frankenstein’ın yarışmacının sunucusu ve papaz görevi gören adamı öldürdüğünde anlarız. Sistemin gücünü bu şekilde yansıtan Bartel, bir yandan da bu düzeni yıkabilmek adına şifreler vermeye başlar. Ölümlerin durmasını isteyen bir topluluk, devrim gerçekleştirmek için hazırlıklar yapmaktadır. Yarışı, kesintisiz yayınlayan televizyonları kısa bir süre de olsa ele geçiren devrimci grup, bir manifesto yayınlar. Suikastler düzenleyeceğini ve bu yapıya savaş açtığını duyurur. Ölümler arttıkça, halkın tepki koymaması, ayaklanmaması adına Amerikan Başkanı televizyonlara çıkarak açıklama yapar: “Yarışçılarımızı öldüren gücümüzü kıskanan düşman devletlerdir.” Aslında sistemin karşısında olan, barış isteyen halkını direkt düşman devletlerin emrinde çalışan ajanlara benzetir. Başkanın kurduğu cümle tanıdık geldi mi?
Sistem, yara alsa da yıkılmaz. Yarış, istenildiği gibi olmasa da düzenin devamını sağlayacak şekilde tamamlanır. Yarışı sadece ABD yani Frankenstein bitirir. Yapı çok iyi olsa da açıkları vardır. İçten çökertileceğini düşünmez ve bu açık onun sonunu getirir. Birinci olan Frankenstein, Başkanı sistemin silahı olan arabasıyla ezerek öldürür ve tüm dişlilerin çözülüp dağılmasını sağlar. Bartel, filmini romantik bir yaklaşımla bitirse de, düzenin sonunu kendi elleriyle hazırlayacağını sağlam bir tabana yayar.